Translation of "Kitaplarını" in German

Okul kitaplarını unutmamalısın.

Du darfst deine Schulbücher nicht vergessen.

Kitaplarını yerine koy.

- Leg deine Bücher weg.
- Legt eure Bücher weg.
- Legen Sie Ihre Bücher weg.
- Räum deine Bücher weg!

Kitaplarını yere düşürdü.

Er ließ seine Bücher auf den Boden fallen.

Tom kitaplarını topladı.

Tom sammelte seine Bücher ein.

- O kitaplarını elden çıkarmak istiyor.
- O, kitaplarını satmak istiyor.

Er möchte seine Bücher loswerden.

Ders kitaplarını nereden alırız?

- Wo bekommen wir die Lehrbücher?
- Wo kriegen wir die Lehrbücher her?

Kitaplarını beş kategoriye ayırdı.

Er teilte seine Bücher in fünf Gruppen auf.

Harry Potter kitaplarını severim.

Mir gefallen die Harry-Potter-Bücher.

Kitaplarını beş gruba ayırdı.

Er teilte seine Bücher in fünf Gruppen auf.

Tom kitaplarını yere düşürdü.

Tom ließ seine Bücher auf den Boden fallen.

Ben senin kitaplarını beğeniyorum.

- Mir gefallen deine Bücher.
- Ich mag deine Bücher.

Ben senin kitaplarını seviyorum.

Ich liebe deine Bücher.

Tom kitaplarını kilitli dolabına koydu.

- Tom stellte seine Bücher in seinen Spind.
- Tom legte seine Bücher in seinen Spind.

Tom'un kitaplarını iade ettin mi?

Hast du Toms Bücher zurückgegeben?

Tom kitaplarını sırt çantasına tıkıştırdı.

Tom stopfte seine Bücher in seinen Rucksack.

O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.

Er ließ seine Bücher überall im Haus liegen.

Tom eski kitaplarını yatağın altına doldurdu.

Tom bewahrte seine alten Bücher unter seinem Bett auf.

Tom kilitli dolabını açtı ve kitaplarını çıkardı.

Tom öffnete seinen Spind und nahm seine Bücher heraus.

Benim profesör kamu için yazılan bilim kitaplarını küçümsüyor.

Mein Professor spottet über populärwissenschaftliche Bücher.

Onun kitaplarını okuduktan sonra bir ev inşa edebileceğimi hissediyorum.

Nachdem ich seine Bücher gelesen habe, fühle ich mich imstande, ein Haus zu bauen.

En tanınmış kitaplarını 60'lı ve 70'li yıllarda yayınladı.

In den 60ern und 70ern veröffentlichte sie ihre berühmtesten Bücher.

Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

Professoren sollten alles im Detail erklären, nicht knapp sein und immer ihren Studenten auftragen, heimzugehen und ihre Bücher zu lesen.

Jocelyn Bell 1943 yılında Kuzey İrlanda'da doğdu. Babası okumayı seven bir mimardı. Jocelyn sık sık babasının kitaplarını ödünç alırdı. Onun okuması sayesinde, Jocelyn astronomi ilgilenmeye başladı.

Jocelyn Bell wurde 1943 in Nordirland geboren. Ihr Vater war ein Architekt, der sehr gerne las. Jocelyn lieh sich oft die Bücher ihres Vaters, und diese Lektüre bewirkte es, dass sie anfing, sich für Astronomie zu interessieren.