Translation of "Kadını" in German

0.005 sec.

Examples of using "Kadını" in a sentence and their german translations:

Mary hayallerimin kadını.

Maria ist eine Traumfrau.

Bu kadını tanıyorum.

Ich kenne diese Frau.

Doğru kadını bekliyorum.

Ich warte auf die richtige Frau.

Şu kadını durdurun.

Stoppen Sie diese Frau.

O kadını sevmiyorum.

Ich mag diese Frau nicht.

Adam kadını öper.

Der Mann küsst die Frau.

Kadını nerede gördün?

Wo haben Sie die Frau gesehen?

O kadını tanımıyorum.

Ich kenne diese Frau nicht.

Bu kadını tanımıyorum.

Ich kenne diese Frau nicht.

- Bu kadını nerede gördün?
- O kadını nerede gördün?

Wo hast du diese Frau gesehen?

Kadını şüphelilerin dışında tuttu.

Er schloss die Frau als Verdächtige aus.

Ben kadını hiç tanımıyordum.

Ich kannte die Frau überhaupt nicht.

O kadını gerçekten tanımıyorum.

Ich kenne diese Frau wirklich nicht.

O kadını kontrol et!

Schau die Frau dort an!

Öğretmenimizle konuşan kadını tanımıyorum.

Ich kenne die Frau nicht, die mit unserem Lehrer spricht.

O kadını nerede gördün?

Wo hast du diese Frau gesehen?

O kadını hiç tanımıyordum.

Ich kannte diese Frau überhaupt nicht.

Emet o kadını sevmiyor.

Emet mag die Frau nicht.

Tom o kadını sevmiyor.

Tom mag diese Frau nicht.

O kadını tanıyor musun?

- Erkennst du diese Frau?
- Erkennen Sie diese Frau?

Sevdiğim kadını aldatmak istemiyorum.

Ich wollte nicht die Frau betrügen, die ich liebe.

Ben Osmanlı kadını isterim abi

Ich möchte eine osmanische Frau

Bir ev kadını tutumlu olmalıdır.

- Eine Hausfrau sollte sparsam sein.
- Eine Hausfrau sollte gut haushalten können.

Mary şüpheli erdemin bir kadını.

Mary ist eine Frau von zweifelhafter Tugend.

Benim için doğru kadını bulamıyorum.

Ich kann die richtige Frau für mich nicht finden.

Biri bu kadını tanıyor mu?

Kennt jemand diese Frau?

Tom o kadını hiç bilmiyordu.

- Tom kannte diese Frau gar nicht.
- Tom kannte diese Frau überhaupt nicht.

Adam, yaşlı kadını soyduğunu itiraf etti.

- Der Mann gestand, die alte Frau ausgeraubt zu haben.
- Der Mann gestand, die alte Frau beraubt zu haben.

Benim annem dünyanın en güzel kadını!

Meine Mutter ist die schönste Frau der Welt!

Ateş ve sürekli öksürme yaşlı kadını zayıflattı.

Fieber und dauernder Husten schwächten die alte Dame.

"Endişelenme," Dima kadını rahatlatmaya çalıştı. "Beni değil."

"Keine Sorge", versuchte Dima die Frau zu beruhigen. "Es ist nicht meines."

Yabancı bir kadını annesi olarak kabul edemedi.

Er konnte eine fremde Frau nicht als seine Mutter akzeptieren.

O garip bir kadını annesi olarak kabul etmedi.

Er konnte eine fremde Frau nicht als seine Mutter akzeptieren.

Tom, Mary'nin dünyanın en güzel kadını olduğunu düşündü.

Tom hielt Maria für die schönste Frau der Welt.

Marika bu resimde bir Japon kadını gibi görünüyor.

Marika sieht auf diesem Bild wie eine Japanerin aus.

Yüksek fiyatlardan şikayetçi olan bir sürü ev kadını vardır.

Viele Hausfrauen beklagen sich, dass die Preise hoch seien.

Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.

Das Bild zeigt eine junge, sich vor einem Spiegel das Haar kämmende Frau.

Bayan Allen ile konuşan genç kadını bana tanıtır mısın?

Würden Sie mich mit der jungen Dame bekannt machen, die sich mit Frau Allen unterhält?

Şarabı, kadını ve şarkıyı sevmeyen bütün ömrü boyunca bir aptal kalır.

Wer nicht liebt Wein, Weib und Gesang, der bleibt ein Narr sein Leben lang.

Şimdi her Fin kadını mutlu olmak için ihtiyacı olan her şeye sahip.

Jetzt hat jede Finnin alles, was sie zum Glücklichsein braucht.

Tom yanan bir evden bir kadını kurtarmak için olan cesareti için bir takdirname aldı.

Tom erhielt für die Rettung einer Frau aus einem brennenden Haus eine Belobigung für Tapferkeit.