Translation of "Dolarlık" in German

0.004 sec.

Examples of using "Dolarlık" in a sentence and their german translations:

O, bir yüz dolarlık banknottu.

Das war ein Hundert-Dollarschein.

Bu, 64.000 dolarlık bir sorudur.

Das ist die Preisfrage.

Bu yüz dolarlık bir banknot.

Das ist ein Hundertdollarschein.

10,000 dolarlık bir kaybımız oldu.

Uns entstand ein Schaden über 10.000 Dollar.

İki dolarlık banknotlar Amerika'da nadirdir.

Zwei-Dollar-Scheine sind in den Vereinigten Staaten selten.

Bugün kırk dolarlık benzin aldım.

- Ich habe heute um vierzig Dollar getankt.
- Ich habe heute für vierzig Dollar getankt.

Kolye yüz dolarlık bir fiyatla ucuz.

Die Halskette ist, für einhundert Dollar, billig.

O, on dolarlık bir mendil aldı.

Sie hat sich für zehn Dollar ein Taschentuch gekauft.

Bir dolarlık banknotun var mı hiç?

Haben sie Ein-Dollar-Scheine?

O, milyonlarca dolarlık bir köşkte yaşıyor.

Er wohnt in einer Villa, die mehrere Millionen Dollar gekostet hat.

Şirketin milyonlarca dolarlık bir sermayesi var.

Die Firma verfügt über ein Kapital von einer Million Dollar.

Tom yarışta 300 dolarlık bahse girdi.

Tom wettete 300 $ auf das Rennen.

Tom milyar dolarlık bir şirketin CEO'sudur.

Tom ist Geschäftsführer eines Milliardenunternehmens.

Şimdi anladınız mı sizin 8500 dolarlık hevesinizi

Haben Sie jetzt verstanden, dass Ihre $ 8500 Begeisterung

Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.

Tom hat auf der Straße einen Hundertdollarschein gefunden.

Veya bir iki milyon dolarlık arabalar yapmak yerine

oder zwei Millionen Dollar teure Autos zu bauen.

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

ist das potentiell ein Wert von vier Billionen Dollar.

Milyonlarca dolarlık bir temizlikten sonra... ...hayvanlar dönmeye başladı.

Aber nach einer millionenschweren Sanierung kehren die Tiere zurück.

Sivil toplum kuruluşlarına yaptığı beş milyar dolarlık yatırımla.

Mit 5000 Milliarden Dollar Beihilfen für NGOs.

Tom, Mary'ye yarım milyon dolarlık bir çek uzattı.

Tom überreichte Maria einen Scheck über eine halbe Million Dollar.

Tom büyük bir tomar yüz dolarlık banknot yaktı.

Tom verbrannte ein großes Bündel von Hundertdollarscheinen.

Tom günde yaklaşık 150 dolarlık eroin enjekte ediyor.

Tom schießt sich täglich Heroin im Wert von 150 $.

Benim yirmi dolarlık bir banknotum vardı, ama onu kaybettim.

Ich hatte einen Zwanzig-Dollar-Schein, aber ich habe ihn verloren.

Tom Mary'nin ona verdiği yirmi dolarlık faturayı gömlek cebine koydu.

Tom steckte den 20-Dollar-Schein, den Maria ihm gegeben hatte, in seine Hemdtasche.

Sanki, "6 Milyon Dolarlık Adam" filminin hüzünlü bir versiyonu gibiydi.

wie eine melancholische Version des "Sechs-Millionen-Dollar-Manns".

Benim bin dolarlık seyahat çeklerim ve beş yüz dolar nakitim var.

Ich habe eintausend Dollar in Reiseschecks und fünfhundert in bar.

- Biz bin dolarlık zarar tahmin ediyoruz.
- Hasarın bin dolar olduğunu tahmin ediyoruz.

Wir schätzen den Schaden auf tausend Dollar.