Translation of "Bıçak" in German

0.007 sec.

Examples of using "Bıçak" in a sentence and their german translations:

Bıçak kör.

Das Messer ist stumpf.

Bıçak kirli.

Das Messer ist schmutzig.

Bıçak nerede?

Wo ist das Messer?

Bıçak keskin.

Das Messer ist scharf.

Hiç bıçak yoktu.

Es waren keine Messer da.

Bıçak keskin değil.

Das Messer ist nicht scharf.

Bir bıçak istiyorum.

Ich will ein Messer.

Bıçak nerede bulundu?

Wo ist das Messer gefunden worden?

Bu bıçak kör.

- Dieses Messer ist stumpf.
- Das Messer hier ist stumpf.

Bu bir bıçak.

Das ist ein Messer.

- Bu bıçak iyi kesmez.
- Bu bıçak iyi kesmiyor.

Dieses Messer schneidet nicht gut.

Kayıp bir bıçak var.

- Es fehlt ein Messer.
- Da fehlt ein Messer.

Bu bıçak iyi kesmiyor.

Dieses Messer schneidet nicht gut.

Tom bir bıçak tutuyor.

Tom hat ein Messer in der Hand.

Çatal bıçak takımı nerede?

Wo ist das Besteck?

Boğazıma bir bıçak dayadı.

Er hielt mir ein Messer an die Kehle.

O bıçak iyi keser.

Dieses Messer schneidet gut.

Bıçak, onun akciğerini delmiş.

Das Messer durchstach ihm die Lunge.

Bu bıçak iyi keser.

Dieses Messer schneidet gut.

Bu bıçak çok keskin.

Dieses Messer ist sehr scharf.

Bana bir bıçak lazım.

Ich brauche ein Messer.

İyi bir bıçak istiyorum

Ich möchte ein gutes Messer.

Bu bıçak keskin değil.

Dieses Messer ist nicht scharf.

O bir bıçak olarak kullanılabilir.

Man kann es als Messer benutzen.

Bu bıçak yeterince keskin değil.

Dieses Messer ist nicht scharf genug.

Bir bıçak sahibi olmak istiyorum.

Ich hätte gern ein Messer.

Bu bıçak çok işimi gördü.

Dieses Messer war mir sehr nützlich.

Bu, Tom'dan haczettiğim bıçak değil.

Das ist nicht das Messer, das ich Tom abgenommen habe.

Tom boğazıma bir bıçak soktu.

Tom hielt mir ein Messer an die Kehle.

Tom cebinden bir bıçak çıkardı.

Tom holte ein Messer aus der Tasche.

Dikkatli ol! Bıçak çok keskin.

Sei vorsichtig! Das Messer ist sehr scharf.

Bu bıçak çok keskin değil.

Dieses Messer ist nicht sehr scharf.

Keskin ağızlı bir bıçak aldım.

Ich bekam ein Messer mit einer scharfen Klinge.

Çatal bıçak takımı ortadan kayboldu.

Das Besteck ist verschwunden.

Ben hep bir bıçak taşırım.

Ich habe immer ein Messer bei mir.

Ona keskin bir bıçak gerekiyor.

Er braucht ein scharfes Messer.

Ben bir bıçak ile parmağımı kestim.

Ich habe mir mit einem Messer in den Finger geschnitten.

Bana bir bıçak satın almanı istiyorum.

Ich möchte, dass du mir ein Messer holst.

Tom bir bıçak için elini uzattı.

Tom griff nach dem Messer.

Bıçak ve çatal alabilir miyim lütfen?

- Könnte ich wohl ein Messer und eine Gabel bekommen?
- Könnte ich wohl Messer und Gabel haben?

Bu bıçak benim için çok yararlıydı.

Dieses Messer war mir sehr nützlich.

Peyniri bir bıçak ile kesmek kolaydır.

- Käse lässt sich leicht mit einem Messer schneiden.
- Käse kann leicht mit dem Messer geschnitten werden.

Beni mutfağa kadar izleyip bir bıçak aldı.

Sie folgte mir in die Küche und nahm sich ein Messer.

Onlar, bir bıçak ve çatalla yemek yerler.

Sie essen mit Messer und Gabel.

Lütfen bana temiz bir bıçak getirir misin?

Könnten Sie mir bitte ein sauberes Messer bringen?

Bu bıçak seninse, o zaman benimkini kaybettim.

Wenn das dein Messer ist, dann habe ich meines verloren.

Bıçak Mack mahkemede kendini şöyle savunur, "Sayın Yargıç,

führt Mackie Messer als Argument an: "Euer Ehren,

- Bana bir bıçak lazım.
- Bir bıçağa ihtiyacım var.

Ich brauche ein Messer.

- İki ucu keskin kılıç.
- İki ucu keskin bıçak.

Das ist ein zweischneidiges Schwert.

O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti.

Er hat mit seinem Messer einen Zweig von dem Baum geschnitten.

Biz bıçak ve çatal yerine yemek çubuklarını kullanırız.

Wir benutzen Stäbchen anstelle von Messer und Gabel.

Bana bu ipliği kesmek için bir bıçak verin.

- Gib mir ein Messer, damit ich diese Schnur durchschneiden kann.
- Geben Sie mir ein Messer, damit ich diese Kordel durchschneiden kann.

Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.

- Gib uns bitte zwei Messer und vier Gabeln!
- Geben Sie uns bitte zwei Messer und vier Gabeln!
- Gebt uns bitte zwei Messer und vier Gabeln!

O, polise bağırdı ve bir bıçak sallayarak tehdit etti.

Sie schrie und bedrohte einen Polizisten mit einem gezückten Messer.

Polis odaya girdiğinde Tom elinde kanlı bir bıçak tutuyordu.

Tom hielt ein blutiges Messer in der Hand, als die Polizei ins Zimmer kam.

O bir bıçak ya da benzer bir şey taşıdı.

Er trug ein Messer oder etwas Ähnliches.

Bir yamyam bıçak ve çatal kullanıyorsa bu bir ilerleme midir?

Stellt es einen Fortschritt dar, wenn ein Kannibale mit Messer und Gabel isst?

Masanın üzerinde bir tabak, bir çatal ve bir bıçak var.

Auf dem Tisch sind ein Teller, eine Gabel und ein Messer.

Elinde bir bıçak olduğu için kimse Tom'a yaklaşmaya cesaret edemedi.

Niemand wagte es, sich Tom zu nähern, da er ein Messer in der Hand hatte.

Patatesleri sıradan bir bıçak yerine patates soyacağı ile soymayı tercih ederim.

Kartoffeln schäle ich lieber mit einem Kartoffelschäler als mit einem gewöhnlichen Messer.

Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakıma başvurdum.

Das Messer war so stumpf, dass ich das Fleisch damit nicht schneiden konnte, und daher musste ich mein Taschenmesser benutzen.

Mary bir bıçak tutuyorken onu kızdırmamak için Tom kesinlikle dikkatli olmalıdır.

Tom sollte sich schon tunlichst vorsehen, Maria nicht zu erzürnen, wenn sie ein Messer in den Fingern hat.

Ama sorun şu ki bu keskin kayalar halatı bir bıçak gibi kesebilir.

Das Problem sind diese scharfen Felsen, die könnten das Seil durchtrennen.

Tom Mary'yi mutfağa kadar izledi, bir bıçak aldı ve onunla onu tehdit etti.

Tom folgte Maria in die Küche, nahm ein Messer und bedrohte sie damit.

- Bütün gece Tom'un ağzını bıçak açmadı.
- Tom bütün gece tek bir kelime etmedi.

Tom sprach die ganze Nacht kein Wort.

- Alıştırma mükemmel yapar.
- Uygulama usta yapar.
- Bıçak ne kadar çok dövülürse o kadar keskin olur.

Wiederholung ist die Mutter der vollen Fertigkeit.

O, mutfağa kadar beni takip etti ve bir bıçak aldı. Daha sonra sebzeleri kesmeye başladı.

Sie folgte mir in die Küche und nahm sich ein Messer. Sie fing dann an, Gemüse zu schneiden.

Karnındaki ağrı künt bir ağrı mı, bıçak saplanır gibi mi, yoksa kramp şeklinde ya da başka türlü bir ağrı mı?

Sind die Bauchschmerzen dumpf, stechend, krampfartig oder sonst irgendwie?