Translation of "çare" in German

0.003 sec.

Examples of using "çare" in a sentence and their german translations:

İklim değişikliğine çare bulabilir miyiz?

Können wir den Klimawandel verhindern?

Son çare olarak talimatları okuyun.

Wenn gar nichts hilft, lies die Gebrauchsanweisung.

Her şeye bir çare vardır.

Gegen alles gibt es ein Mittel.

Üzgün olunca tek çare müziktir.

Bei Traurigkeit hilft nur Musik.

O, son çare olarak ilaca güvendi.

Sie war auf das Medikament als ein letzter Ausweg angewiesen.

- Ölüme çare yok.
- Ölümün ilacı yok.

Gegen den Tod ist kein Kraut gewachsen.

Düşüp dizi kanadığında beraber ona çare bulmaya çalışırdın

Wenn Sie fielen und das Knie fielen, würden Sie versuchen, gemeinsam ein Heilmittel dafür zu finden

Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır.

Wenn nur noch der Tod bleibt, ist das letzte Mittel das Betteln um Nahrung.

Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.

- Die Wissenschaftler haben noch keine Heilung für Krebs gefunden.
- Die Wissenschaftler haben noch kein Heilmittel gegen Krebs gefunden.

Ölüm dışında her şey için bir çare vardır.

- Es ist alles heilbar – nur der Tod ist’s nicht.
- Heilbar ist alles – außer dem Tod.

Ve yolda bir kestirmeyle karşılaşmayı ummaktan başka çare yok.

und darauf zu hoffen, am Weg eine Abkürzung zu finden.

- Bir amaç bul, para bulunur.
- Bir amaç bul, çare bulunur.

Finde Ziel, Mittel werden nachfolgen.

Bunun nasıl yapılacağını öğrenmek için yalnız bir çare var. Bunu Tom'a sor.

Es gibt nur eine Möglichkeit herauszufinden, wie man das macht: Frage Tom.

Bu büyüklükte bir apse için sadece antibiyotiklerle yapılacak bir tedavi çare olmayabilir.

Die alleinige Behandlung mit Antibiotika ist bei einem Abszess dieser Größe nicht erfolgversprechend.

- Bir hata yaptığını düşünmekten başka çare yok.
- Ne yapayım, bana hata yapıyormuşsun gibi geliyor.
- İster istemez hata yaptığını düşünüyorum.

Ich kann mir nicht helfen, aber ich denke, du machst einen Fehler.