Translation of "çözdü" in German

- Sorunu kolaylıkla çözdü.
- Problemi kolaylıkla çözdü.

Er löste das Problem mit Leichtigkeit.

- Tom ayakkabılarının bağcığını çözdü.
- Tom ayakkabılarının bağcıklarını çözdü.
- Tom ayakkabısının bağcıklarını çözdü.

Tom löste seine Schnürsenkel.

Problemi kendisi çözdü.

Er hat das Problem allein gelöst.

Problemi çabucak çözdü.

Blitzschnell löste er das Problem.

Kolayca sorunu çözdü.

- Sie löste das Problem mit Leichtigkeit.
- Sie hat das Problem leicht gelöst.

Mary, gizemi çözdü.

Maria löste das Rätsel.

Tom sırrı çözdü.

Tom hat das Rätsel gelöst.

Halatı çözdü, onu topluyorum.

Seil ist frei. Ich hole es wieder ein.

Profesör sonunda problemi çözdü.

Der Professor hat das Problem endlich gelöst.

O her sorunu çözdü.

Er hat jedes Problem gelöst.

O, zor problemi çözdü.

Er löste das schwierige Problem.

Bütün problemleri kolaylıkla çözdü.

- Er löste alle Probleme ohne Mühe.
- Sie löste alle Probleme ohne Mühe.
- Er löste mit Leichtigkeit alle Probleme.
- Sie löste mit Leichtigkeit alle Probleme.

Tom emniyet kemerini çözdü.

Tom schnallte sich ab.

Sonunda o, problemi çözdü.

Endlich hat er das Problem gelöst.

O, sorunu zahmetsizce çözdü.

Er löste das Problem mühelos.

Tom her sorunu çözdü.

Tom hat jedes Problem gelöst.

O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü.

Er machte das Kreuzworträtsel mit Leichtigkeit.

O, zor problemi kolayca çözdü.

Er hat das schwierige Problem leicht gelöst.

Tom sorunu tek başına çözdü.

Tom hat das Problem allein gelöst.

Tom durumu şiddet kullanmadan çözdü.

Tom löste die Situation ohne Anwendung von Gewalt.

- Sorunu kolaylıkla çözdü.
- Problemi kolaylıkla çözdü.
- Sorunu kolaylıkla halletti.
- Problemi kolaylıkla halletti.

Er löste das Problem mit Leichtigkeit.

Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.

Der Student hat alle Aufgaben schon gelöst.

Tom aslında bunu kendi başına çözdü.

Tom ist tatsächlich von selbst darauf gekommen.

Tom bilimin büyük sorunlarından birini çözdü.

Tom hat eines der großen Probleme der Wissenschaft gelöst.

Bir ilgisiz üçüncü taraf anlaşmazlığı çözdü.

Eine neutrale dritte Partei schlichtete den Streit.

Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolaylıkla çözdü.

Dieses Kind hat dieses komplizierte mathematische Problem leicht gelöst.

- Tom kodu deşifre etti.
- Tom şifreyi çözdü.

Tom entzifferte den Kode.

Mary ona birkaç ipucu verdikten sonra Tom bilmeceyi çözdü.

Tom löste das Rätsel, nachdem Maria ihm einige Hinweise gegeben hatte.

- Herhangi biri bu sırrı çözdü mü?
- Bu gizemi çözen biri oldu mu?

Hat jemand dieses Geheimnis enträtselt?

"Tom geometri problemini çözdü mü?" "Başarmadığını söyledi, soru onun için de zordu."

„Hat Tom die Geometrieaufgabe gelöst?“ – „Er sagte, er habe es nicht geschafft. Die Aufgabe sei auch für ihn zu schwer.“