Translation of "Uçağı" in French

0.007 sec.

Examples of using "Uçağı" in a sentence and their french translations:

Uçağı kaçırdık.

Nous avons raté l'avion.

- O, uçağı kaçırmış olabilir.
- Uçağı kaçırmış olabilir.

Il a peut-être raté l'avion.

Bu onun uçağı.

Cet avion est le sien.

Biz uçağı gördük.

Nous avons vu l'avion.

- Sami'nin uçağı araziye düştü.
- Sami'nin uçağı tarlaya düştü.

- L'avion de Sami s'est écrasé dans le champ.
- L'avion de Sami s'écrasa dans le champ.

Kötü hava uçağı uçurtmayacak.

Le mauvais temps va retenir l'avion au sol.

Pilot uçağı alana indirdi.

Le pilote fit atterrir l'avion dans le champ.

Uçağı havaalanına henüz varmadı.

Son avion n'est pas encore arrivé à l'aéroport.

Bir dakikayla uçağı kaçırdım.

J'ai raté l'avion d'une minute.

Bir sonraki uçağı yakalayacağım.

J'attraperai le prochain avion.

Bir uçağı uçurabilir misin?

- Pouvez-vous piloter un avion ?
- Peux-tu piloter un avion ?

Sami'nin uçağı kalkmadı bile.

L'avion de Sami n'a pas encore décollé.

Herhalde uçağı kaçırdılar diye düşündük.

croyant sûrement qu'ils avaient raté l'avion.

Bir yolcu uçağı ABD'ye havalandı.

Un avion de ligne s'envola à destination des États-Unis.

Onun uçağı ne zaman kalkar?

Quand est-ce que son avion décolle ?

Nice uçağı saat kaçta geliyor?

À quelle heure arrive l'avion de Nice ?

- Kötü hava uçağı iki saat geciktirdi.
- Kötü hava uçağı iki saat erteledi.

Le mauvais temps a retardé l'avion durant deux heures.

Uçağı kaçırdım. Bir sonrakine binebilir miyim?

J'ai raté l'avion, pourrais-je prendre le prochain ?

Bir uçağı bu adaya indirmek mümkün mü?

Est-il possible de poser un avion sur cette île ?

Biz havaalanına doğru koştuk ama uçağı kaçırdık.

Nous nous sommes dépêchés pour aller à l'aéroport, mais nous avons raté l'avion.

- Kalın sis uçağın kalkmasını engelledi.
- Kalın sis, uçağı kalkıştan alıkoydu.

L'épais brouillard a empêché l'avion de décoller.

Wright kardeşler, bir motor ile çalışan bir uçağı uçurmayı başardılar.

Les frères Wright réussirent à faire voler un avion mû par un moteur.

Her zaman yapmak istediğim bir şey, bir uçağı uçurmayı öğrenmektir.

Une chose dont j'ai toujours eu envie, c'est d'apprendre à piloter un avion.

Her şeyi düşürdüm ve bunun için Boston'dan çıkan ilk uçağı yakaladım.

Elle a une attitude négative envers la vie.

- Bir uçağı kaçırdığın oldu mu hiç?
- Bir uçağa yetişemediğin oldu mu hiç?

- Avez-vous déjà raté un avion ?
- Est-ce que tu as déjà raté un avion ?

Uçağı Hong Kong'a gitmek için öğleden sonra saat 2:00'de kalkıyor.

- Son avion part pour Hong Kong à 14 heures.
- Son avion part pour Hong-Kong à deux heures de l'après-midi.
- Son avion pour Hong Kong décolle à 14 h.

İyimserler de kötümserler de topluma katkıda bulunur. İyimserler uçağı, kötümserler paraşütü icat eder.

Les optimistes tout comme les pessimistes apportent leur contribution à la société. L'optimiste invente l'aéroplane, le pessimiste le parachute.