Translation of "Sıkıntılı" in French

Tom sıkıntılı.

Tom est perturbé.

Tom sıkıntılı görünüyor.

Tom semble ébranlé.

Bu çok sıkıntılı.

C'est profondément troublant.

Telefonsuzluk sıkıntılı bir durum.

Ne pas avoir de téléphone est un inconvénient.

Hükümetin mali durumu sıkıntılı.

Le budget du gouvernement est vraiment serré.

- Evliliğin sıkıntılı.
- Evliliğin sıkıntıda.

Votre mariage est à mal.

Tom hiç sıkıntılı görünmüyor.

Tom n'a pas du tout l'air inquiet.

Tom'un sıkıntılı olduğunu biliyorum.

- Je sais que Tom est perturbé.
- Je sais que Tom est en difficulté.
- Je sais que Tom est dérangé.
- Je sais que Tom est en détresse.

En sıkıntılı olan en iyinin yozlaşmasıdır.

Ce qui est le plus embêtant, c'est la corruption des meilleurs individus.

Bu sıkıntılı sorunu daha fazla görmezden gelemeyiz.

Il faut faire face à ces questions épineuses.

Anlamda daha sıkıntılı olan ülke olduğunu söyleyebiliriz. Kuzey, tüm sanayiye ve şirketlere

du Sud était le pays qui avait des difficultés économiques... le nord avait toutes les industries

İnsanları kendi aralarında iyi ve kötü olarak ayırmak saçma. İnsanlar neşeli ya da sıkıntılı olabilir.

Il est absurde de diviser les gens entre bons et méchants. Les gens sont soit charmants, soit ennuyeux.