Translation of "Miktar" in French

0.010 sec.

Examples of using "Miktar" in a sentence and their french translations:

Bir miktar kitap çalındı.

De nombreux livres furent volés.

Ancak, miktar doğru değildi.

Cependant, la quantité n'était pas correcte.

İşte bir miktar su.

Voici un peu d'eau.

Bir miktar para kabul edilecektir.

N'importe quelle somme d'argent sera la bienvenue.

Bir miktar para iş görür.

N'importe quelle somme d'argent fera l'affaire.

Beyne az bir miktar voltaj veriyorsunuz,

On introduit une faible tension dans le cerveau,

Ne var ki, miktar doğru değil.

Néanmoins, la quantité est incorrecte.

Onun söylediklerinde bir miktar doğruluk var.

Il y a une part de vérité dans ce qu'il dit.

Onun bankada bir miktar parası var.

Il a un peu d'argent à la banque.

Birisi bize bir miktar üzüm getirdi.

Quelqu'un nous a apporté des raisins.

Tom bankadan bir miktar para çekti.

Tom a retiré de l'argent à la banque.

Ve böylece... ...bir miktar panzehir elde edebiliriz.

pour remplacer ces antivenins.

Onun sadece küçük bir miktar parası vardı.

Elle avait seulement une petite somme d'argent.

Onun kendine ait bir miktar parası var.

Elle a un peu d'argent à elle.

Bir miktar portakal almak için mağazaya gitti.

Il se rendit au magasin pour acheter des oranges.

Gezim için bankadan bir miktar para çektim.

J'ai retiré de l’argent de la banque pour mon voyage.

Küçük bir miktar para biriktirdi ve Hindistan'a gitti

Il a économisé une petite somme d'argent et est allé en Inde

- Biraz kağıda ihtiyacım var.
- Bir miktar kağıt istiyorum.

Je veux du papier.

Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.

Il ne restait plus qu'un peu de lait dans la bouteille.

Elbette hepimizin içinde bir miktar bencillik ve açgözlülük var

Bien sûr, nous avons tous un peu d'égoïsme et de cupidité en nous,

Ken bir miktar yumurta satın almak için süpermarkete gitti.

Ken a été au supermarché pour acheter quelques œufs.

Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım

Je rassemblerai une bonne quantité de données scientifiques pour corroborer ma thèse.

Yaralanması için tazminat olarak büyük bir miktar para aldı.

Il reçut une importante somme d'argent en compensation de sa blessure.

- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onların hepsini silip süpürdüler.
- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onları hemen yediler.

J'ai mis quelques biscuits sur la table et les enfants les ont immédiatement mangés.

Tom bir çekiç daha ve bir miktar çivi almak için nalbura gitti.

Tom est allé à la quincaillerie pour acheter un autre marteau et des clous.

Şirket bankanın yeni makineler almak için onlara bir miktar para ödünç vermesini istedi.

La société a demandé à la banque de lui prêter de l'argent pour acheter de nouvelles machines.