Translation of "Kriz" in French

0.004 sec.

Examples of using "Kriz" in a sentence and their french translations:

Kriz geçirdim.

- J'ai eu une attaque cardiaque.
- J'ai eu une attaque.

Bu kriz zamanıdır!

C'est la crise !

Kriz atlatılabilir mi?

La crise peut-elle être surmontée ?

Kriz bu şekilde işlemez.

Ce n'est pas ainsi que fonctionne cette crise.

Ve kadınlara yönelik kriz.

et une crise pour les filles.

Bu önemli bir kriz.

C'est une crise majeure.

Kriz ülkemizi doğrudan etkiledi.

La crise a directement touché notre pays.

Mali kriz Brezilya'ya geldi.

La crise financière a atteint le Brésil.

Ekonomik kriz ve altyapının çökmesi,

une crise économique, l'effondrement des infrastructures,

Ambulans onu kriz ünitesine götürecekti,

qui l'emmenait à l'unité de crise

Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.

Tom a une crise existentielle.

İklim, küresel bir kriz noktasına ulaştı.

Le climat a atteint un niveau critique mondial.

Bunların her biri size kriz adına

Tout cela s'accompagne d'une responsabilité

Tüm dünya büyük bir kriz yaşıyor

Le monde entier traverse une grande crise

Onun şirketi kriz sırasında iflas etti.

Son entreprise a coulé durant la crise.

Tom bunun bir kriz olduğunu söylüyor.

Tom dit que c'est une urgence.

İki ülke kriz için bir anlaşma görüşecekler.

Les deux pays vont négocier un règlement à la crise.

Başbakan uzun uzun mali kriz hakkında konuştu.

Le Premier Ministre a parlé en détail de la crise financière.

Fransa'daki bir kriz Amerika için kötü olabilir.

Une crise en France pourrait être mauvaise pour l'Amérique.

Bu arada, ekonomik kriz patladı ve işimi kaybettim.

Pendant ce temps, il y a eu la récession et j'ai perdu mon emploi.

Şimdiki ekonomik kriz için cumhuriyetçi parti suçlanacak mı?

Le Parti Républicain est-il responsable de la crise économique actuelle ?

Bir kriz anında sakin kalmak ve kontrolü kaybetmemek gereklidir.

Il est essentiel de garder son calme en temps de crise et d'éviter de s'affoler.

Menkul kıymetler borsası sürüp giden bir ekonomik kriz içindedir.

Le marché boursier connaît une baisse prolongée.

Kriz zamanında nasıl para kazanıldığını bilen biri var mı?

Quelqu'un sait-il comment on peut gagner de l'argent en temps de crise ?

"Bu ekonomik kriz ortamını ve olacakları biliyordum" diyor bu adam

"Je connaissais cette crise économique et ce qui allait se passer", raconte cet homme.

Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.

Penser à l'univers provoque toujours chez moi une crise existentielle.