Translation of "Katı" in French

0.015 sec.

Examples of using "Katı" in a sentence and their french translations:

Katı kurallar geliştirdik.

avec le mariage et la procréation.

Katı yumurtayı seviyorum.

J'adore les œufs durs.

Su donduğunda katı olur.

L'eau devient solide quand elle gèle.

Katı suya buz denir.

L'eau à l'état solide se nomme glace.

Ben biraz katı hissettim.

- Je me suis sentie un peu raide.
- Je me suis senti un peu raide.
- Je me sentis un peu raide.

Ben yumurtayı katı kaynattım.

J'ai cuit un œuf dur.

Tom'un annesi çok katı.

La mère de Tom est très sévère.

Stavanger'dekinin beş katı olduğunu görüyoruz.

est cinq fois plus important que celui à Stavanger.

Ya da üç katı hızda

Trois fois plus vite,

Neredeyse ABD nüfusunun iki katı.

Presque deux fois la population américaine.

30 katı ihtiyaç olacağını söylüyor

Dit qu'il aura besoin de 30 fois

Yaklaşık iki katı artış gösteriyor,

n'augmente que de la moitié de ce chiffre,

Eşinin iki katı kadar ağırdır.

Il est deux fois plus lourd que sa femme.

Fiyat geçen yılkinin iki katı.

Le prix est deux fois plus élevé que l'an passé.

Bu okulun kuralları çok katı.

Cette école pratique la tolérance zéro.

Bu binanın yedi katı var.

Cet édifice a sept étages.

Dan katı yürekli görünmek istemiyor.

Dan ne veut pas avoir l'air cruel.

O binanın kaç katı var?

Combien d'étages a ce bâtiment ?

- Fiyatlar on yıl öncesinin iki katı.
- Fiyatlar on yıl öncesininkinin iki katı.

Les prix sont le double de ce qu'ils étaient il y a dix ans.

- Yeni tünel eskisinin iki katı uzunluğunda.
- Yeni tünel eskisinin iki katı kadar uzun.

Le nouveau tunnel est deux fois plus long que l'ancien.

Geyik Jane'in üç katı kadar ağırdır.

Le cerf est trois fois plus lourd que Jane.

A, B'nin 5 katı kadar uzundur.

"A" est cinq fois plus long que "B".

Odam seninkinin iki katı kadar büyük.

Ma chambre est deux fois plus grande que la tienne.

Tom bir haftadır katı gıda yiyemedi.

Tom n'a pas pu manger des aliments solides durant une semaine.

- Tom çok katı.
- Tom çok otoriter.

Tom est très strict.

Bu, onun iki katı kadar büyük.

C'est deux fois plus grand que ça.

O, onun iki katı kadar yaşlıdır.

Il est deux fois plus vieux qu'elle.

- Onun sahip olduğunun beş katı kadar çok sayıda pula sahibim.
- Onun beş katı pulum var.

J'ai cinq fois plus de timbres qu'il n'en a.

- Kendine bu kadar katı olma.
- Kendine karşı bu kadar katı olma.
- Bu kadar yüklenme kendine.

- Ne sois pas si dur avec toi-même.
- Ne soyez pas si dur avec vous-même.
- Ne soyez pas si durs avec vous-mêmes.
- Ne soyez pas si dure avec vous-même.
- Ne soyez pas si dures avec vous-mêmes.
- Ne sois pas si dure avec toi-même.

Bu da enflasyonun tam 7 katı eder.

Ça représente sept fois le taux d'inflation.

Veya Güneş'in kütlesinin 100 katı büyüklüğünde olabilir.

ou aussi massive que cent soleils.

Yeni uçak sesin iki katı hızlı uçuyor.

Le nouvel avion vole à deux fois la vitesse du son.

Bu ülke Japonya'nın yaklaşık iki katı kadar.

Ce pays est environ deux fois plus grand que le Japon.

Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

Ton livre est deux fois plus gros que le mien.

Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.

L'Asie est environ quatre fois plus grande que l'Europe.

Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.

J'ai le double de ton âge.

Onun kamerası benimkinin üç katı kadar pahalı.

Son appareil photo est 3 fois plus cher que le mien.

Onun odası benimkinin iki katı kadar büyüktür.

Sa chambre est deux fois plus grande que la mienne.

Benim yediğimin iki katı kadar çok yedi.

Il a mangé deux fois plus que moi.

Teksas neredeyse Japonya'nın iki katı kadar büyüktür.

Le Texas est environ deux fois plus vaste que le Japon.

Onun maaşı yedi sene öncesinin iki katı.

Son salaire est le double de ce qu'il était il y a sept ans.

Bir madde katı, gaz veya sıvı olabilir.

Une substance peut être solide, gazeuse ou liquide.

Gördüğünüz gibi onun mükemmeliyetçiliği ve katı çalışma etiği

Le perfectionnisme de John, son éthique de travail implacable

10.000 zayiat karşılığında, Ruslara iki katı zayiat vermişti

Au prix de 10 000 morts/blessés, il avait infligé deux fois plus de pertes aux Russes,

Bunun yaşanmasını önlemek için bu katı yasaları koyduk.

Nous avons adopté des lois strictes pour empêcher que cela n'arrive.

Geliriniz yaklaşık olarak benimkinin iki katı kadar büyük.

- Tes revenus sont deux fois plus élevés que les miens.
- Vos revenus sont deux fois plus élevés que les miens.

Onun sahip olduğunun iki katı kadar kitabım var.

J'ai deux fois plus de livres que lui.

O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.

Elle connaît dix fois plus de mots en anglais que moi.

Benim sahip olduğumun üç katı kadar kitabı var.

Il a trois fois plus de livres que j'en ai.

- Lop yumurtayı gerçekten seviyorum.
- Katı yumurtayı çok severim.

J'aime beaucoup les œufs durs.

Sandra benim harcadığımın iki katı kadar çok harcadı.

Sandra a dépensé deux fois plus que moi.

Bu taş onun iki katı kadar çok ağır.

Cette pierre est deux fois plus lourde que celle-ci.

O köpek tam olarak bunun iki katı büyüklüğünde.

Ce chien est exactement deux fois plus grand que celui-ci.

Bunun üç katı kadar büyük bir kutu istiyorum.

Je veux une boîte trois fois plus grande que ceci.

O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.

Il gagne trois fois ce que je gagne.

- Onun evi benimkinden üç kat büyük.
- Onun evi benimkinin üç katı kadar büyük.
- Onun evi benimkinin üç katı büyüklükte.

Sa maison est trois fois plus grande que la mienne.

Ve ağırlığının 2.5 katı kadar günlük besin ihtiyacı vardır

et il a besoin de 2,5 fois son poids par jour.

Senin sahip olduğunun on katı kadar çok kitaba sahibim.

J'ai dix fois plus de livres que tu en as.

Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.

Mon frère mange deux fois plus que moi.

Tom'un sahip olduğunun üç katı kadar çok kitaba sahibim.

J'ai trois fois plus de livres que Tom.

Bende beş nüsha var ama bana bunun iki katı lazım.

J'ai cinq copies, mais j'ai besoin du double.

Onun sahip olduğunun üç katı kadar çok sayıda kitabım var.

- J'ai trois fois plus de livres que lui.
- J’ai trois fois plus de livres que lui.

Işık dünyanın etrafında bir saniyenin 7.5 katı hızında seyahat eder.

La lumière fait le tour de la Terre sept fois et demie par seconde.

- Odam seninkinden üç kat daha büyük.
- Odam seninkinin üç katı.

Ma chambre est trois fois plus grande que la tienne.

Öğretmen benim sahip olduğumun üç katı kadar çok kitaba sahip.

Le professeur a trois fois plus de livres que moi.

O senin sahip olduğunun üç katı kadar çok sözlüğe sahiptir.

Elle a trois fois plus de dictionnaires que toi.

Tom'un sahip olduğunun üç katı kadar çok sayıda kitaba sahibim.

J'ai trois fois plus de livres que Tom.

Bu genç insanlardan bazıları benimkinin iki katı kadar uzun bacaklara sahipler.

Certains de ces jeunes gens ont des jambes deux fois plus longues que les miennes.

Kız kardeşim benim sahip olduğumun üç katı kadar çok kitaba sahiptir.

Ma sœur a trois fois plus de livres que moi.

Tom'un sahip olduğu kitapların en az üç katı kadar kitabım var.

J'ai environ trois fois plus de livres que Tom.

Ben müdavim olmak istiyorsam, geriye kalanın iki katı kadar çok çalışmak zorundayım.

Si je veux devenir un habitué, je dois travailler deux fois plus que les autres.

Peynir, inek, keçi, koyun, ve diğer memelilerin sütlerinden yapılan bir katı gıdadır.

Le fromage est un aliment solide fabriqué à partir du lait de vache, de chèvre, de mouton, et d'autres mammifères.

Ortalama bir Amerikan yaşam alanı Japonya'daki yaşam alanının iki katı kadar büyüktür.

L'espace d'habitation moyen aux États-Unis est deux fois plus important que celui du Japon.

- O benden üç kat daha fazla kazanır.
- Benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanır.

Il gagne trois fois plus que moi.

- Senin üç katın kadar param var.
- Senin sahip olduğunun üç katı kadar çok paraya sahibim.

J'ai trois fois plus d'argent que vous.

Bir aslan kesinlikle tek sırtlandan çok daha güçlüdür ancak orada aslanların üç katı kadar fazla sırtlan vardı.

Un lion est certainement beaucoup plus fort qu'une seule hyène, mais il y avait trois fois plus de hyènes que de lions.