Translation of "Annesi" in French

0.010 sec.

Examples of using "Annesi" in a sentence and their french translations:

Annesi Amerikalı.

Sa mère est américaine.

Annesi Amerikalıdır.

Sa mère est américaine.

Annesi haklıydı.

Sa mère avait raison.

- Annesi seni arıyor.
- Annesi seni çağırıyor.

Sa mère t'appelle.

- O, annesi gibi güzel.
- Annesi kadar güzeldir.

- Elle est aussi belle que sa mère.
- Elle est belle comme sa mère.

- Onların annesi misin?
- Sen onların annesi misin?

- Êtes-vous leur mère ?
- Es-tu leur mère ?

Kızın annesi yok.

- Cette fille n'a pas de mère.
- La fille n'a pas de mère.

İsa'nın annesi oradaydı.

- La mère de Jésus était là.
- La mère de Jésus y était.

Tom'un annesi nerede?

Où est la mère de Tom ?

Annesi kapıyı çaldı.

Sa mère a frappé à la porte.

Kralın annesi öldü.

La mère du roi est morte.

Annesi Kennedy ailesindendi.

Sa mère était une Kennedy.

Onların annesi kim?

Qui est leur mère ?

Onun annesi Yugoslav.

Sa mère est Yougoslave.

Onun annesi hastanede.

Sa mère est à l’hôpital.

Annesi kadar uzundur.

Elle est aussi grande que sa mère.

Tom'un annesi donakalmıştı.

La mère de Tom était atterrée.

Tom'un annesi kimdir?

Qui est la mère de Tom ?

Tom'un annesi Kanadalı.

La mère de Tom est canadienne.

- Annesi yemek pişirmekle meşguldü.
- Annesi akşam yemeğini pişirmekle meşguldü.

Sa mère était occupée à préparer le dîner.

Annesi ve ben evlenmedik.

Sa mère et moi n'avons jamais été mariés.

Annesi çalışmaya devam edecek.

Sa mère continuera à travailler.

Annesi onun hakkında endişeli.

Sa mère se fait du souci à son sujet.

Annesi ona banyoyu temizletti.

Sa mère l'a fait nettoyer la salle de bains.

Annesi başını sallayarak kıkırdadı.

Sa mère ricana dans un hochement de tête.

Annesi bize deli oldu.

Sa mère s'est mise en colère après nous.

Onun annesi bir şarkıcıydı.

Sa mère était chanteuse.

Sen onun annesi misin?

Êtes-vous sa mère ?

Annesi 9.10 treniyle geliyor.

Sa mère arrivera par le train de 9 h 10.

Annesi tarafından eşlik edildi.

Elle était accompagnée de sa mère.

Onun annesi İtalyanca bilir.

- Sa mère parle l'italien.
- Sa mère parle italien.
- Sa mère parle en italien.

Çocuk annesi için ağlıyordu.

L'enfant pleurait après sa mère.

O, annesi gibi güzel.

Elle est belle comme sa mère.

Onun annesi İtalyanca konuşur.

Sa mère parle italien.

Siz onun annesi misiniz?

Êtes-vous sa mère ?

Onun annesi çok batıldı.

Sa mère était très superstitieuse.

Karım, çocuklarımın annesi, Filistinli.

Ma femme, la mère de mes enfants, est palestinienne.

Annesi onun hakkında endişeleniyor.

Sa mère se fait du souci à son sujet.

Onun annesi alışverişe gitti.

Sa mère est partie faire des courses.

Cookie'nin annesi kanserden öldü.

La mère de Cookie mourut d'un cancer.

Annesi bir İngilizce öğretmenidir.

Sa mère est prof d'anglais.

Onun solunda annesi oturuyordu.

À sa gauche s'était assise sa mère.

Tom annesi tarafından azarlandı.

Tom s'est fait gronder par sa mère.

Annesi onu teselli etti.

- Sa mère la réconforta.
- Sa mère la consola.

Tom'un annesi çok katı.

La mère de Tom est très sévère.

- Bu çocuğun annesi bir sunucu.
- Bu çocuğun annesi bir spiker.

La mère de cet enfant est speakerine.

- O çocuğun annesi bir spiker.
- O çocuğun annesi bir sunucu.

La mère de cet enfant est speakerine.

O, annesi ile birlikte alışverişe gitmeye niyetlendi fakat annesi meşguldü.

Elle avait l'intention d'aller faire des emplettes avec sa mère, mais sa mère était occupée.

Lilah’ın annesi kaya tırmanışına gidiyor

La mère de Lilah peut aller faire de l'escalade

Annesi en güzel bir kadındır.

Sa mère est une femme magnifique.

Annesi akşam yemeği pişirmekle meşguldü.

Sa mère était occupée à préparer le dîner.

Onun annesi bir mektup yazıyor.

Sa mère est en train d'écrire une lettre.

Annesi daima ona eşlik eder.

Sa mère l'accompagne toujours.

Hem annesi hem babası ölü.

- Son père, tout autant que sa mère, est mort.
- Son père et sa mère sont tous deux morts.

Annesi de babası da ölü.

Son père et sa mère sont tous deux morts.

Dan genellikle annesi tarafından azarlanır.

Dan est souvent réprimandé par sa mère.

Annesi rahat bir nefes aldı.

- Sa mère soupira de soulagement.
- Sa mère a soupiré de soulagement.

O, annesi kadar güzel değil.

Elle n'est pas aussi belle que sa mère.

Annesi göründüğü kadar yaşlı değil.

Sa mère n'est pas si vieille qu'elle n'y parait.

Onun annesi harika bir piyanist.

Sa mère est une excellente pianiste.

Annesi onun hakkında çok endişeli.

Sa mère est malade d'inquiétude à son sujet.

Maral'ın annesi kırk üç yaşında.

La mère de Maral a quarante-trois ans.

Onun annesi çığlık atmaya başladı.

Sa mère s'est mise à crier.

Annesi onu almak için geldi.

Sa mère vint le chercher.

Onu annesi tarafından azarlandığını gördüm.

Je l'ai vu se faire gronder par sa mère.

Annesi yaşına göre genç görünüyor.

Sa mère parait jeune pour son âge.

Annesi sürekli bundan şikâyet ediyor.

Sa mère s'en plaint constamment.

Onun annesi iyi bir piyanisttir.

Sa mère est une bonne pianiste.

Tom'un annesi dindar bir katolik.

La mère de Tom est une catholique dévote.

O, annesi kadar iyi bir aşçıdır.

Elle cuisine aussi bien que sa mère.

Ona annesi ve babası tarafından güvenilir.

Ses parents lui font confiance.

Tom, annesi için alışveriş sepetini itti.

Tom poussait le caddie pour sa mère.

O ve annesi hayatlarını zor geçindirdiler.

Elle et sa mère gagnaient durement leur vie.

Onun annesi ve kız kardeşi hastaydı.

Sa mère et sa sœur étaient malades.

Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.

La mère de Felicja est une Polonaise d'origine roumaine.

Tom'un annesi çok iyi bir aşçıdır.

La mère de Tom est une très bonne cuisinière.

Onun annesi onun doğum gününde öldü.

Sa mère est morte le jour de son anniversaire.

"Hangi cehennemdeydin?" diye bağırdı Tom'un annesi.

« Où diable étais-tu ? » cria la mère de Tom.

Tom'un annesi onunla çok gurur duyardı.

La mère de Tom aurait été très fière de lui.

Annesi geri gelene kadar... ...yavrular tekrar toplanmış.

Au retour de sa mère, la crèche s'est rassemblée.

Onun hem annesi hem de babası ölü.

Ses parents sont morts.

Onun için elbiselerini hâlâ Tom'un annesi alıyor.

La mère de Tom lui achète encore ses vêtements.

O, on bir yaşında iken annesi öldü.

Sa mère est morte quand il avait onze ans.

Tom'un, annesi veteriner olan bir arkadaşı var.

Thomas a un ami dont la mère est vétérinaire.

Barack Obama'nın annesi Ann Dunham bir antropologdu.

La mère de Barack Obama, Ann Dunham, était anthropologue.

Tom'un hem annesi hem de babası katildir.

Les parents de Tom sont tous les deux des assassins.

Tom'un annesi çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.

La mère de Tom a dû être très déçue.

annesi her hafta yiyecek için on dolar birktirirmiş,

et sa mère avait 10$ par semaine pour la nourriture --

Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.

Elle doit se débrouiller seule pendant que sa mère pêche.

Ama yakında annesi onu korumak için yanında olmayacak.

Mais bientôt, elle ne sera plus là pour le protéger.

Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.

La mère de Lucy lui dit de prendre soin de sa plus jeune sœur.