Translation of "Kara" in French

0.016 sec.

Examples of using "Kara" in a sentence and their french translations:

Kara göründü.

La terre est apparue.

Yağmur kara dönüştü.

La pluie laissa place à la neige.

Onların yüzünü kara çıkarmıştım,

J'avais l'impression de les avoir déçus

Kara bulutlar yağmurun belirtisidir.

Les nuages sombres sont signe de pluie.

Baca kara duman püskürtüyor.

La cheminée crache de la fumée noire.

O bir kara delik.

C'est un trou noir.

Gökyüzü kara bulutlarla dolu.

Le ciel est chargé de nuages ​​noirs.

Kara bulutlar yağmur habercisidir.

Des nuages sombres sont les signes annonciateurs de la pluie.

Ben kara mizahı sevmiyorum.

Je déteste l'humour noir.

Kara kedi uğursuzluk getirir.

Les chats noirs portent malheur.

Tom kara para aklıyor.

- Tom blanchit de l'argent.
- Tom fait du blanchiment d'argent.

Ben ufukta kara görüyorum.

À l'horizon, je vois la terre.

Kara kedileri sever misin?

- Aimez-vous les chats noirs ?
- Aimes-tu les chats noirs ?

Kara ve güneşi görmek istiyorum.

- Je veux voir la Terre et le Soleil.
- Je veux voir la terre et le soleil.

Arabası diz boyu kara gömüldü.

Sa voiture était immobilisée dans une neige profonde.

Senin kara bir gözün var.

Tu as un œil au beurre noir.

Öğretmen için kara tahtayı sildim.

J'ai effacé le tableau pour la maîtresse.

Kara gün için para biriktirmeliyiz.

Nous devrions mettre le l'argent de côté.

Kurbağayı kara kurbağasından ayırt edemem.

- Je ne suis pas capable de faire la différence entre une grenouille et un crapaud.
- Je ne peux pas distinguer une grenouille d'un crapaud.

Şiddetli kara rağmen o geldi.

Il vint, en dépit de l'épaisse neige.

- Tencere dibin kara seninki benden kara.
- Benzer benzeri çeker.
- Kişi kendinden bilir işi.

- Toi-même.
- Vous-même.

- Koyu bulutlar yağmura işaret eder.
- Kara bulutlar yağmurun belirtisidir.
- Kara bulutlar yağmur habercisidir.

Les nuages sombres sont signe de pluie.

Yukarıdaki helikopterin görebileceği şekilde kara yazabilirim.

Je peux le tracer dans la neige pour qu'on le voit depuis l'hélico.

Kara geceler işlerini biraz daha kolaylaştıracaktır.

La baisse de la luminosité devrait leur faciliter la tâche.

üstelik bir kömür kadar kara aslında

et il est en fait aussi noir que le charbon

şimdi dünya üzerindeki kara parçası bütündü

maintenant le morceau de terre sur terre était entier

Peki kara böcekli suşisi olan restoran?

Et celui avec les sushis aux cafards ?

Kara gün için tasarruf etmek zorundayız.

Nous devons épargner pour les mauvais jours.

O, kara gün için para biriktirdi.

Elle économisa de l'argent pour un jour de pluie.

Afrika'ya bir zamanlar Kara Kıta denirdi.

L'Afrique était autrefois appelée le continent noir.

Kışın burada çok kara yağar mı?

Neige-t-il beaucoup ici en hiver ?

Galaksimizin merkezinde bir kara delik var.

Il y a un trou noir au centre de notre galaxie.

O, kara yolu ile İtalya'ya gitti.

Il a voyagé vers l’Italie par la terre.

Kara Orman pastası doğal bir afrodizyaktır.

La forêt-noire est un aphrodisiaque naturel.

Kara Orman keki doğal bir afrodizyaktır.

La forêt-noire est un aphrodisiaque naturel.

- Onun gözleri karadır.
- Onun gözleri kara.

Ses yeux sont noirs comme le jais.

Kara kedilerin kötü şans getirdiklerine inanmıyorum.

Je ne crois pas que les chats noirs portent malheur.

Filler, dünyanın en büyük kara hayvanlarıdır.

Les éléphants sont les animaux terrestres les plus gros du monde.

Tom'un eşyaları kara borsadan aldığını işittim.

J'ai entendu dire que Tom achète des choses sur le marché noir.

Tom bir kara mayını tarafından öldürüldü.

Tom a été tué par une mine.

Kara kedi beyaz bir fare yiyor.

Un chat noir mange une souris blanche.

- Sineği yakaladım.
- Bir kara sinek yakaladım.

J’ai attrapé la mouche.

Bir kara tahta, siyah olmak zorunda değildir.

Un tableau ne doit pas être obligatoirement noir.

Filler bugün yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır.

Les éléphants sont les plus gros animaux terrestres vivant actuellement.

Bir kurbağayı bir kara kurbağasından ayırt edemiyorum.

- Je ne suis pas capable de faire la différence entre une grenouille et un crapaud.
- Je ne peux pas distinguer une grenouille d'un crapaud.

Bir kurbağayı bir kara kurbağasından ayırt edemem.

- Je ne suis pas capable de faire la différence entre une grenouille et un crapaud.
- Je ne peux pas distinguer une grenouille d'un crapaud.

- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

C'est l'hôpital qui se moque de la charité.

Ne karanlıkta yat ne de kara düş gör

ni mentir dans le noir ni rêver noir

Gökyüzü kara görünüyor,yağmur yağıp yağmayacağını merak ediyorum.

Le ciel est menaçant. Je me demande s'il va pleuvoir.

- Benim yüzümü kara çıkarma.
- Beni hayal kırıklığına uğratma.

- Ne me laissez pas tomber.
- Ne me laisse pas tomber.

Birkaç gün önce yaptığın gibi yüzümü kara çıkarma.

- Ne me laisse pas tomber comme tu l'as fait l'autre jour.
- Ne me laissez pas tomber comme vous l'avez fait l'autre jour.

- Kara kedileri sever misin?
- Siyah kedileri sever misin?

- Aimez-vous les chats noirs ?
- Aimes-tu les chats noirs ?

- Aşk acısının ilacı yoktur.
- Kara sevdanın çaresi yoktur.

Il n'y a aucun remède à la maladie de l'amour.

Teknoloji, birer kara kutu olan zihinlerimize yeni pencereler açtı.

La technologie ouvre de nouvelles portes sur la boite noire qu'est notre esprit.

Daha yoğun olan kara ulaşmak için biraz kazmama rağmen,

Même en creusant un peu, en espérant trouver de la neige compacte,

Toprak, sadece kara parçasının yüzeyini kaplayan ince bir örtü

Le sol n'est qu'un mince voile qui couvre la surface de la Terre,

Doktor'un ümitsiz ifadesinden, hasta için kara haberleri olduğu açıktı.

D'après l'expression sinistre du docteur, il était clair qu'il avait de sombres nouvelles pour le patient.

Kara ve buza karşı çekiyor ve bu da beni tutacaktır.

avec toute cette neige et cette glace, ça supportera mon poids.

Dişi aslan, Yeni Ay'ın kara gecelerinin getirdiği avantajı yakında kaybedecek.

Bientôt, la lionne perdra les avantages conférés par ses nuits obscures.

Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.

Le plus grand mammifère terrestre du monde se faufile en plein bourg.

Bazı insanların neden kara kedilerin uğursuz olduğunu düşündüğünü merak ediyorum.

Je me demande pourquoi certaines personnes pensent que les chats noirs portent malheur.

- Seni yüzüstü bırakmayacağım.
- Yüzünü kara çıkarmayacağım.
- Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.

Je ne te laisserai pas tomber.

Şu an pek çok insan beyni bir kara kutu gibi düşünüyor,

La plupart des gens voient le cerveau comme une boîte noire,

Yağmur ormanlarında diğer kara parçalarına oranla daha fazla yeni türe rastlanmaktadır.

On découvre plus de nouvelles espèces dans les jungles que partout ailleurs sur la terre.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Juste avant d'hiberner, les ours noirs passent en ville.

Karbon ayrılması olarak bildiğimiz bir işlem ile kara parçaları ve denizler

est, en ce moment, stockée par la terre et la mer

- Kimin konuştuğuna bak.
- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Konuşana bak hele.
- Diyene de bakın.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

Regarde qui dit ça.

Dişi, Ay küçülmeye devam ederken... ...en kara gecelerden en iyi şekilde faydalanmalı.

Alors que la lune poursuit son déclin, elle doit tirer parti des nuits les plus noires.

Vampir yarasalar en çok en kara gecelerde harekete geçer. Karanlıkta kan peşindedirler.

Les chauves-souris vampires sont plus actives lors des nuits les plus sombres. Elles cherchent du sang dans l'obscurité.

Ve yönettiği için ödemedi. Asmaa aynı zamanda, kurduğu Kara Para Aklamayı Önleme

acquisition d'un certain nombre d'institutions caritatives Rami par le biais du Comité anti-

Jane ile partiye gitmek için söz verdim, ve onun yüzünü kara çıkaramam.

J'ai promis d'aller à la fête avec Jane, et je ne peux pas la laisser tomber.

- Aşk hastalığının tedavisi yoktur.
- Aşk acısının ilacı yoktur.
- Kara sevdanın çaresi yoktur.

Il n'y a aucun remède à la maladie de l'amour.

- Gerçek dost kara günde belli olur.
- İhtiyacın olduğunda yanında olan dost gerçek dosttur.

- Un ami dans le besoin, est un ami quand même.
- Un ami dans le besoin est vraiment un ami.

- Hiç işlemeyip de aylak aylak gezinen insan lanetlenmiş gibidir.
- Miskinlik insanoğlunun kara büyüsüdür.

L'oisiveté, non le travail, est la malédiction des hommes.

Kara delikler ve solucan delikleri bunların kısa yolu gibi bir şey yani kısa yol sekmesi gibi yine

Les trous noirs et les trous de ver sont comme des raccourcis, comme un onglet de raccourci à nouveau