Translation of "Kızarmış" in French

0.003 sec.

Examples of using "Kızarmış" in a sentence and their french translations:

Yüzün kızarmış.

- Ton visage est rouge.
- Tu as le visage rouge.

Beynim kızarmış.

- J'ai le cerveau en bouillie.
- J'ai la cervelle en bouillie.
- Mon cerveau est grillé.
- J'ai le cerveau en compote.

Kızarmış balığı sevmem.

Je n'aime pas le poisson frit.

Kızarmış tavuk istiyorum.

J'ai envie d'un poulet rôti.

Ben kızarmış karidesi severim.

J'aime mes crevettes grillées.

Bu kızarmış patatesleri yiyecek misin?

- Vas-tu manger ces frites ?
- Allez-vous manger ces frites ?

Ateşin var mı? Kızarmış görünüyorsun.

Avez-vous de la fièvre ? Vous semblez fiévreuse.

Tom biraz kızarmış ekmek parçaları aldı.

Tom a acheté des croûtons.

Kızarmış örümcek, Kamboçya'da bölgesel bir yiyecektir.

Les araignées frites sont une spécialité régionale au Cambodge.

- Kulaklarım kırmızı mı?
- Kulaklarım kızarmış mı?

Est-ce que mes oreilles sont rouges ?

Emilien kızarmış dikenli incir yemek istiyor.

Emilien veut manger des figues de Barbarie frites.

Biz bu akşam kızarmış yılan balığı yiyoruz.

Ce soir nous mangerons des anguilles grillées.

- Oğlum kızarmış yumurtayı sevmez.
- Oğlum sahanda yumurtayı sevmez.

Mon fils n'aime pas les œufs au plat.

- Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.
- Salata; zeytinyağı, kızarmış ekmek parçaları ve fındık olmadan eksiktir.

La salade est incomplète sans huile d'olive, sans croûtons et sans noix.