Translation of "Ateşin" in French

0.005 sec.

Examples of using "Ateşin" in a sentence and their french translations:

- Senin ateşin yok.
- Ateşin yok.

- Tu n'as pas de fièvre.
- Tu n'as pas de température.

Ateşin yok.

- Vous n'avez pas de température.
- Tu n'as pas de température.

Ateşin etrafında toplandılar.

Ils se regroupèrent autour du feu.

Ateşin yanına gel.

Approche-toi du feu.

Senin ateşin var.

- Vous avez de la fièvre.
- Tu as de la fièvre.

Senin ateşin yok.

- Tu n'as pas de fièvre.
- Vous n'avez pas de fièvre.
- Vous n'avez aucune fièvre.

Ateşin yanında ısındı.

Elle se réchauffait près du feu.

Ateşin kökeni bilinmemektedir.

L'origine de l'incendie est inconnue.

Ateşin mi var?

- As-tu de la température ?
- Avez-vous de la température ?

Ateşin önünde dinlendiler.

- Ils se détendirent face au feu.
- Elles se détendirent devant le feu.

Ateşin var mı?

- As-tu une allumette ?
- Disposes-tu d'une allumette ?
- Vous avez une allumette ?

Ateşin üzerinde yaşadığına inanırlardı

ils croyaient que tu vivais sur le feu

Kampçılar ateşin etrafında oturdu.

Les campeurs se sont assis auteur du feu.

Ya da ateşin sıcaklığı gibi.

et la chaleur du feu.

Ateşin sıcaklığı ile yanakları kızarmıştı.

Ses joues étaient teintées de rouge par la chaleur du feu.

Ateşin yanında ıslak elbiselerini kuruttu.

Il fit sécher ses vêtements près du feu.

Ateşin var mı? Kızarmış görünüyorsun.

Avez-vous de la fièvre ? Vous semblez fiévreuse.

Bu ateşin gece boyunca yanmasını sağlayabilirsem

Tant que le feu brûle toute la nuit,

Ateşin yandığı gerçeğini kimse inkar edemez.

Nul ne peut nier le fait que le feu brûle.

Ayakkabıların ıslak. Onları ateşin yakınına koyun.

Tes chaussures sont mouillées. Pose-les près du feu.

- Ateşin var mı?
- Ateşiniz var mı?

- As-tu de la fièvre ?
- Avez-vous de la fièvre ?

Gel ve ateşin yanında kendini ısıt.

- Viens te réchauffer au coin du feu.
- Venez vous réchauffer au coin du feu.

Senin bugün biraz ateşin var, değil mi?

- Vous avez un peu de fièvre aujourd'hui, n'est-ce pas ?
- Tu as un peu de fièvre aujourd'hui, n'est-ce pas ?

Senin alnın oldukça sıcak. Sanırım ateşin var.

Ton front est très chaud ; je pense que tu as de la fièvre.

O, eşi ateşin yanında pişirirken, oturup okudu.

Il s'assit et lit, avec sa femme qui cuisinait près du feu.

Tom ateşin üzerine bir kütük daha attı.

Tom lança une autre bûche dans le feu.

Ayrıca bu ateşin gece boyunca yandığından emin olmalıyım.

Je vais m'assurer que le feu brûle toute la nuit.

Senin boğaz ağrısı ve ateşin var. Dışarı çıkma.

Tu as mal à la gorge et de la fièvre. Ne sors pas.

Tom, Mary, John ve Alice ateşin etrafında oturdular.

Tom, Mary, John et Alice s'assirent autour du feu.

Kışın evde ateşin yakınında kalmayı ve rüzgar sesini dinlemeyi severim.

En hiver, j'aime rester à la maison, près du feu, et écouter le souffle du vent.

Biz yaşamımızdan tek bir sayfa yırtamayız ama kitabı ateşin içine atabiliriz.

Nous ne pouvons arracher une seule page de notre vie, mais nous pouvons jeter le livre au feu.