Translation of "Içe" in French

0.007 sec.

Examples of using "Içe" in a sentence and their french translations:

O, içe dönüktür.

Il est introverti.

Biz içe dönüğüz.

Nous sommes introvertis.

Tom içe dönüktür.

Tom est introverti.

Ben içe dönüğüm.

- Je suis introverti.
- Je suis introvertie.

Sen içe dönüksün.

- Vous êtes introverti.
- Tu es introverti.

Içten içe biliyorsunuz ki

au fond de vous,

İçe dönük biri sayılırım.

Je suis en quelque sorte introverti.

Güzelliği dıştan içe tanımlayan bir sektör için

Je ne serai jamais assez bien

Bu içe bakmayı, kendinizi analiz etmeyi engeller

Cela empêche l'introspection, l'auto-analyse,

Başka birinin karısına içten içe âşık oldum.

Je suis secrètement amoureux de la femme de quelqu'un d'autre.

Yalnızlık ve tecritin içe işleyen sağlık etkileri var.

La solitude et l'isolement ont de graves conséquences sur la santé.

Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.

Le clair de lune peine à pénétrer cette forêt touffue.

Ve alacakaranlık bölgesindeki hayat Dünya iklimiyle iç içe geçmiş durumda.

et la vie dans la zone crépusculaire est intimement liée au climat de la Terre.

Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.

Dans la forêt dense, peu d'air circule.

Tom bunu kabul etmeyecek ama o Mary'ye içten içe aşık.

Tom ne l'admettra pas, mais il est amoureux de Mary.

İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var?

Les hommes introvertis vivent-ils moins longtemps que les extravertis ?

- O doğaya daha yakın yaşamak istiyor.
- Doğayla daha iç içe yaşamak istiyor.

Il veut vivre plus près de la nature.

- O, doğaya daha yakın yaşamak istiyor.
- Doğayla daha iç içe yaşamak istiyor.

Elle veut vivre plus près de la nature.

Pek çok hayvan gibi çitaların talihi de Ay'ın evreleriyle ayrılmaz şekilde iç içe geçmiş durumda.

À l'instar de tant d'animaux, leur chance est inextricablement liée aux phases lunaires.