Translation of "Bill" in French

0.008 sec.

Examples of using "Bill" in a sentence and their french translations:

- Bill, Japonya'daydı.
- Bill Japonya'daydı.

- Bill était au Japon.
- Bill a été au Japon.

Haydi, Bill.

Bill, viens ici !

Bill Japonya'daydı.

- Bill était au Japon.
- Bill a été au Japon.

- Bill mektup yazdı.
- Mektubu Bill yazdı.

Bill a écrit la lettre.

- Bill bisiklete binebilir.
- Bill bisiklet sürebilir.

Bill sait faire du vélo.

- Bill sigarayı bıraktı.
- Bill sigarayı kesti.

Bill a arrêté de fumer.

- Bill her zaman dürüsttür.
- Bill her zaman dürüst.
- Bill daima dürüsttür.

Bill est toujours honnête.

Ve Bill Gates

Et Bill Gates

Bill matematikte iyidir.

Bill est bon en mathématiques.

Bill suçu işlemedi.

Bill n'a pas commis le crime.

Bill partiye gelmedi.

- Bill ne s'est pas pointé à la fête.
- Bill ne s'est pas pointé à la soirée.

Bill televizyonu açtı.

- Bill alluma la télévision.
- Bill a allumé la télévision.

Bill ayartmaya direndi.

Bill a résisté à la tentation.

Onlara Bill Anders katıldı.

Bill Anders s'est joint à eux.

Bill yazı işleri kadrosunda.

Bill est au personnel de rédaction.

Bill kardeşinden tamamen farklıdır.

Bill est complètement différent de son frère.

Bill Japoncayı biraz konuşabilir.

Bill parle un peu japonais.

Bill Tom'a aniden vurdu.

Bill frappa Tom soudainement.

Bill, kapıya cevap ver.

Bill, ouvre la porte.

Bill New York yolunda.

Bill est en route pour New York.

Bill Gates, Microsoft'un kurucusudur.

Bill Gates est le fondateur de Microsoft.

Bill kazanacak, değil mi?

Bill va gagner, n'est-ce pas ?

Bill denizin yanında yaşıyor.

Bill vit près de la mer.

Bill bir beyzbol oyuncusu.

Bill est joueur de baseball.

Eve erken gel, Bill.

- Rentre tôt, Bill.
- Rentre tôt à la maison, Bill.

Bill ile konuşabilir miyim?

Puis-je parler à Bill ?

Bill biraz Japonca konuşabiliyor.

Bill parle un peu japonais.

Bill bana kitap getirdi.

Bill m'a apporté ce livre.

Uzun süredir seni görmedim, Bill.

Je ne t'ai pas vu depuis longtemps, Bill.

Bill gelecek hafta geri gelecek.

Bill reviendra la semaine prochaine.

Bill, bir tabanca ile öldürüldü.

Bill a été tué par un fusil.

Bill diğer insanlarla asla tartışmaz.

Bill ne se dispute jamais avec d'autres gens.

Bill sık sık parka gider.

Bill va souvent dans le parc.

Bill o adam tarafından öldürüldü.

Bill a été tué par cet homme.

Tom Bill kadar hızlı koşmaz.

Tom ne court pas aussi vite que Bill.

Ken Bill kadar uzun boylu.

Ken est aussi grand que Bill.

Bill, Jack kadar uzun boylu.

Bill est aussi grand que Jack.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

Bill continua à pleurer pendant des heures.

Bill dün gece beni aradı.

- Bill m'a téléphoné la nuit dernière.
- Bill m'a téléphoné cette nuit.

Bill, bu gece beni ara.

Bill, appelle-moi ce soir.

Bill Bob'tan daha hızlı koşabilir.

Bill peut courir plus vite que Bob.

Bill Bob kadar uzun değil.

Bill n'est pas aussi grand que Bob.

Bill, bu akşam beni ara.

Bill, appelle-moi ce soir.

Bill bir hırsız tarafından öldürüldü.

Bill a été tué par un cambrioleur.

Bill bana bu kitabı getirdi.

Bill m'a apporté ce livre.

Bill sınav için kaydını yaptırdı.

Bill entra pour son examen.

Bill az biraz Japonca konuşur.

Bill parle un peu japonais.

Ona karşı nazik ol, Bill.

Soit gentil avec elle, Bill.

Bill geçen hafta evleninceye kadar bekardı.

Bill était célibataire jusqu'à ce qu'il se marie la semaine dernière.

Bill bana bir bardak su getirdi.

Bill m'a apporté un verre d'eau.

Bill kayıp için suçlamayı kabul etti.

Bill a assumé la responsabilité des pertes.

"Bill, erkenden eve dön." "Tamam, anne."

«Rentre de bonne heure, Guillaume.» «Oui, Mère.»

Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.

J'ai invité Ken, Bill et Yumi.

Bill bana güzel bir elbise yaptı.

Bill m'a fait une belle robe.

Bill Gates dünyanın en zengin adamı.

- Bill Gates est l'homme le plus riche du monde.
- Bill Gates est l'homme le plus riche au monde.

Bill geçen sonbaharda beni görmeye geldi.

Bill est venu me voir l'automne dernier.

Babam Bill ile çıkmama izin vermez.

Mon père m'interdit de fréquenter Bill.

- Bill benim en iyi arkadaşımdır.
- Bil benim en iyi arkadaşımdır.
- Bill benim en iyi arkadaşım.

Bill est mon meilleur ami.

Bu koleksiyonculardan bir tanesi de Bill Gates

L'un de ces collectionneurs est Bill Gates

Tom çoktan burada, ama Bill henüz gelmedi.

Tom est déjà là, mais Bill n'est pas encore arrivé.

Tom zaten burada ama Bill henüz gelmedi.

Tom est déjà là, mais Bill n'est pas encore arrivé.

Bill her zamanki gibi okula geç kalmıştı.

Bill était en retard à l'école, comme d'habitude.

Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

Bill se leva tôt pour pouvoir prendre le premier train.

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill a amené son petit frère au zoo.

Bill okulundaki diğer çocuklar tarafından çok sevildi.

Bill était très aimé des autres enfants de son école.

Bill Gates de Da Vinci'nin bazı notlarını topluyor

Bill Gates recueille quelques notes de de Vinci

Babam bana Bill ile dışarı çıkmama izin vermez.

Mon père ne m'autorise pas à sortir avec Bill.

Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.

Bill mit cent dollars de côté pour son voyage.

Tom'un, Bill Gates tarafından imzalanmış bir tişörtü var.

Tom a un t-shirt signé par Bill Gates.

Sınıftaki hiçbir erkek çocuğu Bill kadar uzun değil.

Il n'y a pas de garçon aussi grand que Guillaume dans la classe.

Şu anda hem Tom hem de Bill tenis oynuyorlar.

Tom et Bill sont en train de jouer au tennis.

Bill yeterince sıkı çalışmadı ve bu yüzden başarısız oldu.

Bill n'avait pas étudié suffisamment, il a donc échoué.

Prens William'ın herhangi birinin ona Bill demesine izin verip vermeyeceğini merak ediyorum.

Je me demande si le Prince Guillaume laisse quiconque l'appeler Bill.

Bill Clinton Monica Lewinsky ile olan ilişkisini açıklamak isterken muğlak bir dil kullandı.

Bill Clinton parla dans un langage ambigu lorsqu'on lui a demandé de décrire sa relation avec Monica Lewinsky.