Translation of "Ağaçtan" in French

0.010 sec.

Examples of using "Ağaçtan" in a sentence and their french translations:

Ağaçtan in.

- Descends de l'arbre !
- Descendez de l'arbre !

Elma ağaçtan düştü.

- La pomme est tombée de l'arbre.
- La pomme tomba de l'arbre.

Onlar ağaçtan indiler.

- Ils descendirent de l'arbre.
- Elles descendirent de l'arbre.

O ağaçtan düştü.

Il est tombé de l'arbre.

O, ağaçtan düştü.

Elle est tombée de l'arbre.

Kağıt ağaçtan yapılır.

Le papier est confectionné à partir de bois.

Tom ağaçtan indi.

Tom est tombé de l'arbre.

Maymun ağaçtan düştü.

Le singe est tombé de l'arbre.

O, ağaçtan indi.

Il descendit de l'arbre.

O ağaçtan in!

- Descendez de cet arbre !
- Descends de cet arbre !

Ağaçtan bir elma düştü.

Une pomme tomba de l'arbre.

Maymunlar bile ağaçtan düşer.

Même les singes tombent des arbres.

Biz ağaçtan fındıkları salladık.

Nous secouâmes l'arbre pour en faire choir les noix.

Ağaçtan birkaç dal kesti.

Il a abattu quelques branches de l'arbre.

Ben bir ağaçtan düştüm.

- Je suis tombé d'un arbre.
- Je suis tombée d'un arbre.

Park sayısız ağaçtan oluşmakta.

Le parc est composé de nombreux arbres.

Ben ağaçtan bir dal kestim.

J'ai scié une branche de l'arbre.

Meyveyi ağaçtan sallayan onu toplamalı.

Celui qui a secoué le fruit de l'arbre devrait aussi le ramasser.

Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.

Newton a vu une pomme tomber d'un arbre.

Uçan sincap ağaçtan aşağıya uçarak geldi.

L'écureuil volant descendit de l'arbre en planant.

Kardeşim ağaçtan düştü ve bacağını kırdı.

Mon frère tomba d'un arbre et se cassa la jambe.

Erkek kardeşim ağaçtan düşüp bacağını kırdı.

Mon frère tomba de l'arbre et se cassa une jambe.

Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.

Le garçon d'à côté est tombé d'un arbre la tête la première.

- Bu masa tahta.
- Bu masa ağaçtan yapılmıştır.

Cette table est en bois.

Erkek kardeşim ağaçtan düştü ve bacağını kırdı.

Mon frère tomba de l'arbre et se cassa une jambe.

Yani ağaçtan bu formu alın ve fiberleri oluşturun

Donc, récoltez ça sur un arbre, faites-en des fibres,

Durgun sabah havası şarkılarını ağaçtan ağaca, uzaklara taşır.

L'air calme du matin porte leurs chants loin dans la canopée.

Erkek kardeşim bir ağaçtan düştü ve kolunu kırdı.

Mon frère tomba d'un arbre et se cassa le bras.