Translation of "İdeal" in French

0.005 sec.

Examples of using "İdeal" in a sentence and their french translations:

Hava ideal idi.

Le temps était idéal.

Fransa'nın güneyindeki iklim ideal.

Le climat dans le Midi est idéal.

İdeal bir bronzluğa sahipti.

Sa peau était parfaitement bronzée.

Siyahi kızlar için ideal görünümün

J'ai grandi ici, à Detroit,

Ideal bir yer. Hem evlerde,

pour chercher des bestioles. Dans les bâtiments,

Bu piknik için ideal hava.

Le temps est idéal pour un pique-nique.

Yürümek için ideal bir gündü.

C'était un jour idéal pour marcher.

Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.

Un petit est une victime idéale.

Belki de WWE tecrübem ideal değildi.

Mon expérience à la WWE n'était peut-être pas idéale,

İdeal bir koca olduğunu ispat etti.

Il s'avéra être un mari idéal.

O, benim için ideal bir kocadır.

C'est un mari idéal pour moi.

İdeal değil ama var olanla yetineceğiz.

Ce n'est pas idéal, mais on fera avec.

Sahil, çocukların oynaması için ideal bir yerdir.

La plage est un endroit idéal pour les enfants pour s'amuser.

- Bu ideal bir iş.
- Bu hayalimdeki iş.

C'est un boulot de rêve.

- Tam aradığım kadınsın.
- Benim için ideal kadınsın.

Tu es la femme parfaite pour moi.

Sık bir yosun ormanında oksijen tüpü takmak benim için ideal değil.

Nager avec une bouteille me gênerait dans une forêt de kelp aussi dense.

En ideal olan, yemeğin lezzetli, ucuz, sağlıklı olması ve duyguları incitmemesidir.

Idéalement, la nourriture devrait avoir bon goût, être bon marché, bonne pour la santé et moralement inoffensive.

Veri bir dersin ideal uzunluğunun 60 dakika yerine 30 olabileceğini öneriyor.

Les données suggèrent que la durée optimale d’un cours magistral serait de 30 au lieu de 60 minutes.

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

Les jaguars sont nyctalopes. C'est le moment idéal pour apprendre à chasser.

İdeal bir hayatın peşindeyiz, bunun sebebi içimizde onun için başlangıç ve olasılığa sahip olmamızdır.

Nous sommes hantés par une vie idéale, et c'est parce que nous avons en nous le début et la possibilité pour cela.

Cool under fire and a brilliant tactician, he was the ideal corps commander in battle.

Cool under fire and a brilliant tactician, he was the ideal corps commander in battle.

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.

Toutes ces proies en font un terrain d'entraînement idéal pour un jeune jaguar apprenant à survivre.