Translation of "Zorlaştırıyor" in English

0.003 sec.

Examples of using "Zorlaştırıyor" in a sentence and their english translations:

Bu, işleri zorlaştırıyor.

That makes things more difficult.

Bu hükümet yetkililerinin rüşvet almalarını zorlaştırıyor.

This makes it harder for government officials who want to get bribes.

O hiçbir neden olmadan işleri zorlaştırıyor.

- He is making things more difficult for no reason.
- He is complicating things further for no reason.

Onun aksanı onun söylediğini anlamamı zorlaştırıyor.

His accent makes it hard for me to believe what he's saying.

Daha aydınlık olması dişi aslanın avlanmasını zorlaştırıyor.

Lighter conditions make hunting harder for the lioness.

Yaygın obezite, Trump’ın askere alım hedeflerini zorlaştırıyor.

Widespread obesity makes Trump's military recruitment goals a challenge.

Zehir nefes almayı zorlaştırıyor, sonra da felç başlıyor.

the venom brings on breathing problems and then paralysis,

Ve bütün bunlar, mantıklı, zorlaştırıyor özel ekonomiler için kaliteli işler yaratmak ...

And all that, logically, makes it difficult for private economies to create quality jobs...