Translation of "Zarf" in English

0.004 sec.

Examples of using "Zarf" in a sentence and their english translations:

Zarf zaten açıldı.

The envelope's already been opened.

Nereden zarf satın alabilirim?

Where can I buy envelopes?

- Tom bana bir zarf verdi.
- Tom bana bir zarf uzattı.

- Tom handed me an envelope.
- Tom handed an envelope to me.

Lütfen bana bir zarf ver.

Please give me an envelope.

Mektubum için bir zarf buldum.

I found an envelope for my letter.

Tom Mary'ye bir zarf uzattı.

Tom handed an envelope to Mary.

Tom cebinden bir zarf çıkardı.

Tom pulled an envelope out of his pocket.

Tom Mary'ye bir zarf verdi.

Tom gave the manila envelope to Mary.

Ona mühürlü bir zarf uzattı.

He handed her a sealed envelope.

Bu fiilin zarf şekli nedir?

What is the adverbial form of this verb?

Tom masana bir zarf bıraktı.

Tom left an envelope on your desk.

Tom bana bir zarf uzattı.

- Tom handed me an envelope.
- Tom handed an envelope to me.

Tom Mary'ye mühürlü bir zarf uzattı.

Tom handed Mary a sealed envelope.

Bir zarf ve bir pul, lütfen.

An envelope and a stamp, please.

- Bazı zarflar istiyorum.
- Biraz zarf istiyorum.

I would like some envelopes.

Tom ceketinin cebinden bir zarf çıkardı.

Tom withdrew an envelope from his jacket pocket.

Tom çantasına büyük bir zarf koydu.

Tom put the large manila envelope into his briefcase.

Tom Mary'nin masasına bir zarf koydu.

Tom put an envelope on Mary's desk.

Tom, Mary'ye beyaz bir zarf uzattı.

Tom handed Mary a white envelope.

O bana mühürlü bir zarf verdi.

She gave me a sealed envelope.

Tom Mary'ye büyük bir zarf uzattı.

Tom handed Mary a large envelope.

Kim bu fiilin zarf formunu çalışabilir?

Who can work out the adverbial form of that verb?

Tom, Mary'ye küçük bir zarf verdi.

- Tom handed Mary a small envelope.
- Tom handed a small envelope to Mary.

Tom sıfat ve zarf arasındaki farkı bilmiyor.

Tom doesn't know the difference between an adjective and an adverb.

Tom Mary'ye büyük yastıklı bir zarf uzattı.

Tom handed Mary a large padded envelope.

Tom Mary'ye küçük bir manila zarf uzattı.

Tom handed Mary a small manila envelope.

Tom Mary'ye para dolu bir zarf uzattı.

Tom handed Mary an envelope filled with cash.

Tom, Mary'ye kalın gri bir zarf verdi.

Tom handed Mary a thick gray envelope.

Tom, Mary'ye düz beyaz bir zarf verdi.

Tom handed Mary a plain white envelope.

Biri senin masanın üzerine bir zarf koydu.

Someone put an envelope on your desk.

Tom Mary'ye nakit dolu bir zarf uzattı.

- Tom handed Mary an envelope full of cash.
- Tom handed an envelope full of cash to Mary.

Tom içeri geldi ve Mary'ye bir zarf uzattı.

Tom came in and handed Mary an envelope.

Tom Mary'ye gizlice para dolu bir zarf verdi.

Tom slipped Mary an envelope full of money.

Bu fillerin zarf biçimlerini çalışmama yardım eder misin?

Can you help me to work out the adverbial forms of these verbs?

Tom, Mary'ye John'a vermesini istediği bir zarf verdi.

- Tom gave Mary an envelope that he wanted her to give to John.
- Tom gave Mary an envelope he wanted her to give to John.

Tom Mary'ye üç yüz dolar içeren bir zarf verdi.

Tom gave Mary an envelope containing three hundred dollars.

Mary çantasından bir zarf çıkardı ve onu Tom'a uzattı.

Mary pulled an envelope out of her purse and handed it to Tom.

Tom eve vardığında ön kapısına bantlanmış bir zarf vardı.

When Tom got home, there was an envelope taped to his front door.

Tom Mary'ye bir zarf uzattı ve o onu açtı.

Tom handed an envelope to Mary and she opened it.

Bütün bu fillerin zarf biçimlerini çalışmama yardım eder misin?

Can you help me to work out the adverbial forms of all these verbs?

Tom cebinden bir zarf çıkardı ve onu posta kutusuna koydu.

Tom took an envelope out of his pocket and put it into the mail slot.

Tom evrak çantasından bir zarf çıkardı ve onu Mary'ye uzattı.

Tom took an envelope out of his briefcase and handed it to Mary.

Tom gömleğinin cebinden küçük bir zarf aldı ve onu Mary'ye verdi.

Tom took a small envelope from his shirt pocket and gave it to Mary.

O zarf biraz fazla büyük ama iyi olur. Fazla büyük, fazla küçükten daha iyi, değil mi?

That envelope is a little too big, but it will be good. Better too big than too small, right?

İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.

In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection.