Translation of "Yapılan" in English

0.008 sec.

Examples of using "Yapılan" in a sentence and their english translations:

Mermerden yapılan şeyler

things made of marble

Bölgede yapılan çalışmalarda

studies in the region

Yapılan hatalar vardı.

There were mistakes made.

Yapılan analiz işine benzer.

in order to get to the construction.

Onun aksine yapılan süslemeler

In contrast, decorations made

Bu taşlarda yapılan incelemede

in the examination of these stones

Fakat yapılan incelemede ise

but in the examination made

Dikiş elle yapılan iştir.

Sewing is manual work.

Yapılan evlerin sayısı düşüyordu.

The number of houses being built was dropping.

Tom'a yapılan suçlamalar düşürüldü.

The charges against Tom have been dropped.

Geçmişte yapılan yanlışları kurcalamayalım.

Let's not dwell on past mistakes.

- Bu Japonya'da yapılan bir kronometredir.
- Bu, Japonya'da yapılan bir kronometre.

This is a stop watch made in Japan.

Menopoza girmeden yapılan ilk taraması.

when she was first scanned, before menopause.

Arkeolojik açıdan yapılan kazılar derken

When we say archaeological excavations

Öğrenci tarafından yapılan konuşma ilginçti.

The speech made by the student was interesting.

Az önce yapılan duyuruyu anlayamadım.

I couldn't understand the announcement that was just made.

Yapılan iş yanına kâr kalmayacak.

You won't get away with this.

Avukat karşılıksız yapılan servislerini önerdi.

The lawyer offered his services pro bono.

Rahip yeni yapılan kiliseyi kutsadı.

The priest blessed the newly built church.

Sana yapılan şey yaptığını bağışlamaz.

What was done to you doesn't excuse what you did.

Bu, Japonya'da yapılan bir saat.

This is a watch made in Japan.

Bu, Japonya'da yapılan bir otomobil.

This is the car made in Japan.

Burada yapılan şarap çok ünlüdür.

Wine made here is very famous.

Bu sadece akılsızca yapılan eğlence.

It's just mindless entertainment.

Bunların hepsi online olarak yapılan şeyler.

that's everything that is done online.

Daha geçen yıl yapılan bir araştırma,

Just last year, there was a paper confirming that there is a link

Işte o baskın yapılan topluluk Türklerdi

that dominant community was Turks

Yapılan gözlemlerde kuyruklu yıldızları bünyesinde barındırıyor

it contains comets in the observations made.

Bölgede yapılan araştırmalarda gök taşına rastlanmamıştı

In the researches conducted in the region, no meteors were found

Zamanında yapılan eylem gelecekteki sorunu engeller.

Prompt action prevents trouble in the future.

Herkes onun tarafından yapılan resimlere hayrandır.

Everyone admires the pictures painted by him.

Japonya'da yapılan arabalar tüm dünyada kullanılmaktadır.

Cars made in Japan are used all over the world.

Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.

Research in this area is somewhat equivocal.

Buralarda yapılan bazı büyük değişiklikler vardı.

There've been some big changes made around here.

Yapılan herhangi bir zarar olduğunu sanmıyorum.

- I don't think there was any harm done.
- I don't think that there was any harm done.

Düzgün bir şekilde yapılan işleri severim.

I like things done properly.

Tom için yapılan parti iptal edildi.

The party for Tom has been canceled.

Tom'un Kore'de yapılan bir gitarı var.

Tom has a guitar that was made in Korea.

Neredeyse yapılan iş yanına kâr kaldı.

He almost got away with it.

Şimdi yapılan en önemli şey nedir?

What's the most important to be doing now?

İlk olarak, laboratuvarlarda yapılan deneylerden bahsedelim.

First, let us talk about the experiments conducted in laboratories.

Bu onun tarafından yapılan bir resimdir.

This is a picture painted by him.

Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.

Tom worries about making mistakes at work.

Peynir ve tereyağı sütten yapılan ürünlerdir.

Cheese and butter are products made from milk.

Mary annesi tarafından yapılan giysileri giydi.

Mary wore clothes made by her mother.

Tom annesi tarafından yapılan kıyafetler giyer.

Tom wears clothes made by his mother.

Onlara karşı yapılan ayrımcılık yüzünden yoksullar.

They are poor because of the discrimination against them.

CEO'yla yapılan toplantı yönetim kurulu salonundaydı.

The meeting with the CEO was in the boardroom.

Ayrıca, çevrilmiş metinlerdeki en çok çeviri yapılan

Not to mention, the top two languages within translated texts

"Önemli olan bahçe değil, yapılan bahçe işleri."

"It's not the garden, it's the gardening that counts."

Öncelikle, adliye güvenliğinden geçerken yapılan aramadan bunalıyorlar.

First, they're annoyed as they're probed going through court security.

Yapılan arkeolojik kazılarda 2. Ayasofya'nın kalıntılarına rastlayabiliyoruz

we can find the ruins of the 2nd Hagia Sophia in the archaeological excavations

Milyon yıllık kayaçlarda yapılan incelemeler sonucunda ise

As a result of the investigations made in the million-year-old rocks

Papaz değil. Suriyede kürtlere karşı yapılan operasyonlar

is not the pastor but the military and situations with the Kurds in Syria.

Meyer ve arkadaşları tarafından yapılan çalışma olağandışıydı.

The study by Meyer and his colleagues was unusual.

Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.

The speech made by the president yesterday delighted his supporters.

Picasso tarafından yapılan resmi hiç gördünüz mü?

Have you ever seen the picture painted by Picasso?

Orada yapılan çok az film olduğu söylenmeli.

It must be said that there are very few films made there.

Son günlerde buralarda yapılan büyük değişiklikler vardı.

There've been some big changes made around here recently.

İtalya'da yapılan bu titanyum bisiklet inanılmaz hafiftir.

This titanium bicycle made in Italy is incredibly lightweight.

Kliniğimizde yapılan ameliyat yarım saat içinde bitti.

The surgery, performed at our clinic, is over in half an hour.

Öğretmen öğrenciler tarafından yapılan gramatik hataları gösterdi.

The teacher pointed out the grammatical errors made by the students.

Rembrandt tarafından yapılan bu tablo bir başyapıttır.

This painting by Rembrandt is a masterpiece.

Evet. Onun tarafından yapılan resimlere herkes hayran.

Yes. Everyone admires the pictures painted by him.

Harvard Business Review tarafından yapılan bir çalışmada

In fact, in a study put on by the Harvard Business Review,

Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.

The settlers did not always honor the treaties.

Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.

The defenders checked the onslaught by the attackers.

Tom ve Mary cennette yapılan bir eşti.

Tom and Mary were a match made in heaven.

Tom, evlatlık yapılan üç erkek kardeşle büyüdü.

Tom grew up with three adopted brothers.

Pordmed.gov 'i kullanarak son yapılan araştırmaları okumaya başladım.

I turned to reading the latest research using PubMed.gov.

M.Ö. 400'de, tedavi yapılan tapınaklar inşa edildi

In 400 BC, temples for cure were erected

Yabancıların kafaları, onlara yapılan iddiaların doğası gereği karışık,

They are confused about the nature of their charges,

çünkü daha önce yapılan ilk iki tanesi yıkıldı

because the first two previous ones were destroyed

Ve tüm dünyada izlenebilecek şekilde yapılan bir film

and a movie made to watch all over the world

Yapılan testler sonucu ise 12.000 yıllık olduğu anlaşıldı

As a result of the tests, it was understood that it was 12,000 years old.

Şehre yapılan saldırılarda ise büyük bir önem taşıdı

It was of great importance in the attacks on the city.

Yapılan yapının büyüklüğünü bir düşünün şimdi karınca için

Think about the size of the structure now for the ant

Ve son yapılan artık restore çalışmalarından sonra ise

And after the last done restoration work

O, kendine yapılan zorbalık üzerine kara kara düşündü.

She brooded over the bullying done to her.

O her zaman rakipleri tarafından yapılan hatalardan yararlanır.

He always takes advantage of the mistakes made by his rivals.

Bugün yapılan çoğu bilgisayar çok çekirdekli işlemcilerle donatılmıştır.

Most computers made today are equipped with multi-core processors.

Sizinle yapılan takaslar sonsuza dek sürecek gibi görünüyor.

Exchanges with you seem to go on endlessly.

Ne yazık ki, bu sadece elle yapılan çalışmaydı.

Unfortunately, it was just manual work.

İngiltere'den Hindistan'a yapılan yolculuk eskiden 6 ay sürerdi.

The voyage from England to India used to take 6 months.

Belleau Wood için yapılan savaş üç hafta sürdü.

The Battle for Belleau Wood lasted three weeks.

Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.

In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.

Fadıl, Dania'ya yapılan saldırıyı bitirmek için geri döndü.

Fadil came back to finish the attack on Dania.

Elbiseleri çıkararak yapılan aramalar aşağılayıcı ve insanlıktan düşürücüdür.

Strip searches are degrading and dehumanizing.

Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.

- Recent studies suggest that this is not the case.
- Recent studies suggest that this isn't the case.
- Recent studies suggest this isn't the case.

Beslenme ve malzeme gibi alanlara yapılan yatırımları da içeriyordu.

It included investment in areas like nutrition and materials.

Geçenlerdeki, Anthon Bourdain'in ölümüne yapılan bazı haberlere bir bakın.

Just look at some of the reporting around Anthony Bourdain's recent death.

Size birbiri ardına yapılan çalışmaları ve dünyanın her yerinden

And I will tell you there are stories like Bassam's all over the world,

Ayrıca şirketin tüm elemanlarıyla yapılan toplantılar için de güzel.

but also for just showing up at the company all-hands meeting.

O gece TV'de yakın çekim yapılan tek güvenlik bendim.

I was the only guard to get a close-up on TV that night.

Ve yapılan bir tane operasyonda ise Escobar sonunda öldürüldü

And in one operation, Escobar was finally killed

Her saati çalıştı . Uzay aracına yapılan tüm sesli iletişimler

All voice communications to the spacecraft passed through the capsule communicator or

Ve onun yürüttüğü politikaya yapılan her türlü rasyonal eleştiri

And every rational critic against his economic policy will

Bunu da Donald Trump tarafından yapılan yaptırımların arasına ekleyin

Add to this the sanctions imposed by Donald Trump.