Translation of "Yüzeceğini" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yüzeceğini" in a sentence and their english translations:

Tom'un yüzeceğini ummuyorum.

I don't expect that Tom will swim.

Tom'un yüzeceğini umuyorum.

I expect that Tom will swim.

Tom'un yüzeceğini düşünüyorum.

- I think Tom will swim.
- I think that Tom will swim.

Tom'un yüzeceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom will swim.
- I don't think that Tom will swim.

Tom yüzeceğini söylüyor.

Tom says he'll swim.

Ona nasıl yüzeceğini öğrettim.

I taught him how to swim.

O, nasıl yüzeceğini bilmiyor.

She doesn't know how to swim.

Tom nasıl yüzeceğini bilmiyordu.

- Tom couldn't swim.
- Tom didn't know how to swim.

Nasıl yüzeceğini öğrenmediğini bilmiyordum.

- I didn't know you never learned how to swim.
- I didn't know that you never learned how to swim.

Tom'un yarın yüzeceğini sanmıyorum.

- I don't think that Tom will swim tomorrow.
- I don't think Tom will swim tomorrow.

Balıklar nasıl yüzeceğini bilir.

Fishes know how to swim.

Gençken nasıl yüzeceğini öğrenmeliydin.

- You should have learned how to swim when you were young.
- You should've learned how to swim when you were young.

Nasıl yüzeceğini biliyor musun?

Do you know how to swim?

Tom nasıl yüzeceğini bilmiyor.

Tom doesn't know how to swim.

Tom nasıl yüzeceğini öğrendi.

- Tom has learned how to swim.
- Tom learned how to swim.

Nasıl yüzeceğini nasıl öğrendin?

When did you learn how to swim?

- Tom nasıl yüzeceğini bilmediğini söyledi.
- Tom, nasıl yüzeceğini bilmediğini söyledi.

- Tom said that he didn't know how to swim.
- Tom said he didn't know how to swim.

- Tom nasıl yüzeceğini bilmediğini söyledi.
- Tom nasıl yüzeceğini bilmediğini söylüyor.

Tom says he doesn't know how to swim.

Tom'un nasıl yüzeceğini bilmediğini bilmiyordum.

- I didn't know Tom didn't know how to swim.
- I didn't know that Tom didn't know how to swim.

Nasıl yüzeceğini öğrenmek istediğini bilmiyordum.

- I didn't know you wanted to learn how to swim.
- I didn't know that you wanted to learn how to swim.

Çocuklarımın hepsi nasıl yüzeceğini bilir.

All of my kids know how to swim.

Sanırım Tom nasıl yüzeceğini bilmiyor.

- I assume that Tom doesn't know how to swim.
- I assume Tom doesn't know how to swim.

Sanırım Tom nasıl yüzeceğini biliyor.

- I assume that Tom knows how to swim.
- I assume Tom knows how to swim.

Tom'un nasıl yüzeceğini bildiğine eminim.

I bet Tom knows how to swim.

- Yüzme öğrenebilirdiniz.
- Nasıl yüzeceğini öğrenebilirsin.

You might learn how to swim.

Tom Mary'ye nasıl yüzeceğini öğretti.

- Tom taught Mary how to swim.
- Tom taught Mary to swim.

Kim sana nasıl yüzeceğini öğretti?

- Who taught you to swim?
- Who taught you how to swim?

Nasıl yüzeceğini biliyorsun, değil mi?

You know how to swim, don't you?

Tom nasıl yüzeceğini öğrenmeyi gerçekten istemedi.

Tom never really wanted to learn how to swim.

Her zaman nasıl yüzeceğini bildiğini düşündüm.

I've always thought you knew how to swim.

Neredeyse tanıdığım herkes nasıl yüzeceğini bilir.

Almost everyone I know knows how to swim.

Tom'un nasıl yüzeceğini bildiğini düşünüyor musun?

Do you think Tom knows how to swim?

Tom'un ne zaman yüzeceğini merak ediyorum.

I wonder when Tom will swim.

Tom bana nasıl yüzeceğini bilmediğini söylemedi.

Tom didn't tell me he didn't know how to swim.

Tom'un nasıl yüzeceğini bilmediğinden oldukça eminim.

- I'm pretty certain that Tom doesn't know how to swim.
- I'm pretty certain Tom doesn't know how to swim.

Tom Mary'nin ona nasıl yüzeceğini öğretmesini istedi.

Tom wanted Mary to teach him how to swim.

Tom nasıl yüzeceğini bilmediğini bana hiç söylemedi.

Tom never told me he didn't know how to swim.

Tom iki yıl önce nasıl yüzeceğini öğrendi.

Tom learned how to swim two years ago.

- Sen yüzebiliyor musun?
- Nasıl yüzeceğini biliyor musun?

- Can you swim?
- Are you able to swim?

Tom otuzlu yaşlarına kadar nasıl yüzeceğini öğrenmedi.

Tom didn't learn how to swim until he was in his thirties.

Tom gibi bir insan muhtemelen nasıl yüzeceğini bilir.

A person like Tom probably knows how to swim.

Tom okyanusa yakın büyümesine rağmen nasıl yüzeceğini öğrenmedi.

Even though Tom grew up near the ocean, he never learned how to swim.

Mary nasıl yüzeceğini bilse plaja daha sık gider.

If Mary could swim she would go to the beach more often.

Çocuk nasıl yüzeceğini biliyor bu yüzden suda boğulmayacak.

The child knows how to swim, so she won't drown in the water.

Mary nasıl yüzeceğini bilse, o, plaja daha sık gider.

If Mary knew how to swim, she would go to the beach more often.

Tom'un nasıl yüzeceğini bilmediğine dair kesinlikle hiçbir fikrim yoktu.

- I certainly had no idea Tom didn't know how to swim.
- I certainly had no idea that Tom didn't know how to swim.

Tom nasıl yüzeceğini bilse muhtemelen bizimle plaja gitmek ister.

If Tom knew how to swim, he'd probably want to go to the beach with us.

- Yarın Tom'un yüzeceğini düşünüyor musun?
- Sence Tom yarın yüzer mi?

Do you think Tom will swim tomorrow?