Translation of "Aynaya" in English

0.013 sec.

Examples of using "Aynaya" in a sentence and their english translations:

Aynaya bak.

- Look in the mirror.
- Look in the mirror!

Aynaya bakıyolardı.

They were looking at themselves in the mirror.

Aynaya baktım.

I looked in the mirror.

Aynaya bak!

- Look in the mirror.
- Look in the mirror!

Sadece aynaya bak.

Just look in the mirror.

Ben aynaya baktım.

- I looked into the mirror.
- I looked in the mirror.

Tom aynaya bakıyor.

Tom is looking in the mirror.

Tom aynaya baktı.

- Tom looked in the mirror.
- Tom looked in a mirror.

Çocuk, aynaya dokunma!

Kid, don't touch the mirror!

Aynaya doğru yürüdüm.

I walked into a mirror.

Neden aynaya bakmıyorsun?

Why don't you take a look in the mirror?

Kırık aynaya basmayınız.

Don't step on the broken glass.

- Yakınlarda aynaya baktın mı?
- Yakınlarda aynaya baktınız mı?

Have you looked in a mirror recently?

- Aynaya bakmayı sever misin?
- Aynaya bakmayı sever misiniz?

Do you like looking in the mirror?

Kız aynaya bakarak durdu.

The girl stood looking into the mirror.

Aynaya bir bak dostum.

Look in the mirror, pal.

Tom aynaya tekrar baktı.

Tom looked in the mirror again.

Mary aynaya bakmayı sevmez.

Mary doesn't like looking in the mirror.

Tom aynaya bakmayı sevmez.

Tom doesn't like looking in the mirror.

Tom bir aynaya baktı.

Tom looked in a mirror.

Yeni nokta oluşunca aynaya bakıyordum

I was all up in the mirror staring at every new spot

Mary saçlarını tararken aynaya baktı.

Mary looked into the mirror while she was brushing her hair.

İnsan aynaya bakar, ayna insana.

The man looks into the mirror, the mirror looks into him.

Max konuştuğu her zaman aynaya baktı.

Max looked into the mirror all the time he was talking.

Her zaman aynaya bakar. Ne heves!

She's always looking at herself in the mirror - What vanity.

Son zamanlarda bir aynaya baktın mı?

Have you looked in a mirror lately?

Aynaya bak ve kendini boktan hisset.

You look in the mirror and feel like a shitty person.

Judy aynaya bakarak çok zaman geçirir.

Judy spends a lot of time looking in the mirror.

Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.

I need a mirror to comb my hair.

Judy aynaya bakarak çok fazla zaman harcıyor.

Judy spends a lot of time looking in the mirror.

Bu teleskop çok büyük bir aynaya sahip.

This telescope has a very large mirror.

Neden bir değişiklik olsun diye aynaya bakmıyorsun?

Why don't you take a look in the mirror for a change?

Kız kardeşinin kot pantolonunu giydi ve aynaya baktı.

She put on her sister's jeans and looked in the mirror.

Tom aynaya baktı ve yaşlı bir adam gördü.

Tom looked into the mirror and saw an old man.

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

Mirror-like cells in her eyes amplify what little light there is.

"Aynaya bakmadan tıraş olabilirim!" "Bu iyi ama İran halımın üzerinde dayanma. Kanlısın!"

"I can shave without looking in a mirror!" "That's good, but do not stand over my Persian carpet. You're bloody!"

Aynaya bakan iyimser kişi daha da iyimser olur ve kötümser kişi daha da kötümser.

The optimist looks into a mirror and becomes more optimistic, the pessimist more pessimistic.