Translation of "Umarak" in English

0.002 sec.

Examples of using "Umarak" in a sentence and their english translations:

O seni görmeyi umarak geldi.

She came hoping to see you.

Tom'u görmeyi umarak buraya geldim.

I came here hoping to see Tom.

Tom birini görmeyi umarak etrafını kolladı.

Tom looked over his shoulders, expecting to see someone.

Mary bir prense dönüşeceğini umarak kurbağayı öptü.

Mary kissed the frog, hoping that it would transform into a prince.

Ben samimi bir yüz görmeyi umarak etrafa baktım.

I looked around hoping to spot a friendly face.

Çılgınlık, sonuçların farklı olacağını umarak, aynı deneyimi tekrarlamaktır.

- Madness is repeating the same experience, expecting the results to be different.
- Insanity means doing the same thing over and over again and expecting different results.

Tom treni kaçırmayacağını umarak elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Tom ran as fast as he could hoping that he wouldn't miss the train.

Tom bir miktar aspirin bulmayı umarak ecza dolabını açtı.

Tom opened the medicine cabinet hoping to find some aspirin.

Tom çok ıslanmayacağını umarak ağacın altına bir barınak götürdü.

Tom took shelter under the tree, hoping he wouldn't get too wet.

Tom en azından bir elmanın düşeceğini umarak ağacı salladı.

Tom shook the tree, hoping at least one apple would fall.

Tom insanların onu tanımayacağını umarak, sakalını kesti ve saçını sarıya boyadı.

Tom shaved off his beard and dyed his hair blonde, hoping people wouldn't recognize him.

İmparator tuzağa düşmeyi umarak hızla ilerledi ve Blücher ordusunun bir kısmını yok ettiler.

The Emperor advanced rapidly, hoping to trap and destroy part of Blücher’s army.