Translation of "Ufacık" in English

0.003 sec.

Examples of using "Ufacık" in a sentence and their english translations:

Bebek ufacık elini uzattı.

The baby held out his tiny hand.

Ufacık bir acı kimseyi incitmez.

A little pain never hurt anyone.

Pornografide gördükleri temiz ve ufacık olanlarla kıyaslıyorlar.

with the neat and tiny ones they see in pornography.

Ufacık bir noksanlığı dahi olmayan ultra sağlıklı bir insan,

some ultrahealthy human who possessed not a single flaw

Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.

The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.

Bu ufacık gelişmenin yanında suç işlenmesindeki muazzam artış, muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır.

This slight improvement has to be set against an enormous increase in crime.

Yavrunun ufacık boynuzunu almak için onu keserek annenin karnından çıkarmak tek kelimeyle korkunç.

cutting calves out of mother’s stomach to get the tiny little bit of horn that’s there, like it's just horrific.

Eğer bir ülke tek bir endüstri'ye bağlı kalırsa, ufacık kriz onun çok kolay

If a country only relies on one industry, a single small crisis could easily be its

Mossel Körfezi, Güney Afrika'daki bu ufacık ada 4.000 Güney Afrika kürklü fokuna ev sahipliği yapmaktadır.

This tiny Island in Mossel Bay, South Africa, is home to 4,000 Cape fur seals.