Translation of "Tepesi" in English

Bu, buzdağının tepesi.

It's the tip of the iceberg.

Dağın tepesi düz.

The top of that mountain is flat.

Dağın tepesi karla kaplıydı.

The top of the mountain is covered with snow.

Tom'un tepesi atmaya başladı.

Tom started flipping out.

Fuji Dağının tepesi karla kaplıdır.

The top of Mt. Fuji is covered with snow.

Dağın tepesi ne kadar uzakta?

How far's the top of the mountain?

Tepesi karlı dağı görebiliyor musun?

Can you see the snow-topped mountain?

Fuji dağının tepesi karla kaplıydı.

- The top of Mt. Fuji was covered with snow.
- The peak of Fujiyama was covered with snow.

O sadece buz dağının tepesi.

That's only the tip of the iceberg.

Dağın tepesi her zaman karla kaplı.

The top of the mountain is always covered with snow.

Bu termit tepesi Tanzanya'da yer almaktadır.

This hill of termites is located in Tanzania.

Bu ağacın tepesi çitle aynı yükseklikte.

The top of this tree is level with the fence.

Tepesi karla kaplı olan dağa bak.

Look at the mountain whose top is covered with snow.

- Tom balatayı sıyırdı.
- Tom'un tepesi attı.

Tom has gone cuckoo.

Tepesi karla kaplı olan dağın adı nedir?

What is the name of the mountain whose top is covered with snow?

Fuji dağı Everest tepesi kadar yüksek değildir.

- Mt. Fuji is not as high as Mt. Everest.
- Mt. Fuji is not as tall as Mt. Everest.
- Mt. Fuji isn't as tall as Mt. Everest.

Tom'un tepesi attığını daha önce hiç görmedim.

I've never seen Tom lose his temper before.

Tepesi karla kaplı olan dağ Fuji Dağıdır.

The mountain whose top is covered with snow is Mt. Fuji.

Tam Mary'nin tahmin ettiği gibi, Tom'un tepesi atıyor.

Tom is freaking out, just like Mary predicted.

Tepesi karla kaplı olan şu dağı görebiliyor musun?

Can you see that mountain with the snow-covered peak?

Suyun üstünde gördüğün şey sadece buz dağının tepesi.

What you see above the water is just the tip of the iceberg.

Mary çok sinirlidir ve sık sık tepesi atar.

Mary's very short-tempered, and often throws a wobbly.

Dağın tepesi, yaklaşık olarak deniz seviyesinin 2000 metre üzerindedir.

The summit of the mountain is about 2000 meters above sea level.

- Onun tepesi attı.
- O, küplere bindi.
- O, çok sinirlendi.

He lost his rag.

Annen o kadar şişman ki o şehirde olduğunda, Roma'nın sekiz tepesi oluyor.

Your mother is so fat, when she’s in town, Rome has eight hills.

- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda tepesi attı.
- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda öfkelendi.
- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda deliye döndü.

Tom blew his top when he heard that Mary had gone out with John.