Translation of "Sigortası" in English

0.006 sec.

Examples of using "Sigortası" in a sentence and their english translations:

Sağlık sigortası.

Medical insurance.

- Yaşam sigortası yaptırdım.
- Hayat sigortası yaptırdım.

I have taken out a life-policy.

Birçok türde sigorta var. Örn. sağlık sigortası, yangın sigortası, hayat sigortası vb.

There are many kinds of insurance such as: health insurance, fire insurance, life insurance, etc.

Sağlık sigortası yaptırmalıyım.

I need to purchase health insurance.

Tom'un sigortası yok.

Tom doesn't have insurance.

Tom'un sel sigortası yok.

Tom doesn't have flood insurance.

Tom'un sağlık sigortası yok.

Tom doesn't have health insurance.

Tom'un hiçbir sigortası yok.

Tom has no insurance.

Aslında, Tom'un sigortası yok.

Actually, Tom doesn't have insurance.

Onların hepsinin sigortası var.

They all have insurance.

Tom'un hayat sigortası vardı.

Tom had a life insurance policy.

Tom'un sigortası var mı?

Does Tom have insurance?

Sağlık sigortası almak istiyorum.

I'd like to get medical insurance.

Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.

Tom certainly has a short fuse.

Tom'un hayat sigortası yoktu.

Tom had no life insurance.

Herkesin sağlık sigortası vardır.

Everyone has medical coverage.

Tom'un sağlık sigortası yoktu.

Tom didn't have health insurance.

Neden seyahat sigortası aldın?

Why did you buy travel insurance?

Tom seyahat sigortası aldı.

Tom bought traveler's insurance.

- Tom sağlık sigortası olmadığını söylüyor.
- Tom'un sağlık sigortası yokmuş, öyle söylüyor.

Tom says he doesn't have health insurance.

Sağlık sigortası kartımı getirmeyi unuttum.

I forgot to bring my health insurance card.

Tom sel sigortası satın almalıydı.

- Tom should have purchased flood insurance.
- Tom should've purchased flood insurance.

O, kaza sigortası satın aldı.

He took out accident insurance.

Dan'ın hayat sigortası poliçesi vardı.

Dan had a life insurance policy.

Tom'un sağlık sigortası var mı?

Does Tom have health insurance?

Tom'un yangın sigortası var mı?

Does Tom have fire insurance?

Fadıl'ın bir hayat sigortası vardı.

Fadil had a life insurance.

Tom, sel sigortası olmadığını söyledi.

- Tom said he didn't have flood insurance.
- Tom said that he didn't have flood insurance.

Sağlık sigortası belgeni görmeme izin ver.

Let me see your health insurance certificate.

Sağlık sigortası olmayan kaç kişi tanıyorsun.

- How many people do you know that don't have health insurance?
- How many people do you know who don't have health insurance?

Avrupa sağlık sigortası kartın var mı?

Do you have a European health insurance card?

Özel sağlık sigortası poliçen var mı?

Do you have a private medical insurance policy?

Tom artık ebeveynlerinin sağlık sigortası kapsamında değil.

Tom is no longer covered by his parents' health insurance.

Işsizlik sigortası, idare edebilmeleri için onların yanındadır,

unemployment insurance is there to help them get by,

Onun keman sigortası yıllık 200 dolara mal oluyor.

The insurance on his violin costs $200 a year.

Tom sel bölgesinde yaşıyor ama sel sigortası yok.

Tom lives in a flood zone, but he doesn't have flood insurance.

- O, hayatını sigortalamıyor.
- Onun sağlık sigortası poliçesi yok.

He doesn't have a health insurance policy.

Sami bir milyon dolarlık bir hayat sigortası poliçesine sahipti.

Sami had a million-dollar life-insurance policy.

- Tom sigortasının olmadığını söylüyor.
- Tom'un sigortası yokmuş, öyle söylüyor.

- Tom says he doesn't have insurance.
- Tom says he didn't have insurance.

Tom'un üç yüz bin dolar değerinde bir hayat sigortası vardı.

Tom had a life insurance policy worth three hundred thousand dollars.

Dan'ın altı yüz bin dolar değerinde hayat sigortası poliçesi vardı.

Dan had a life insurance policy worth six hundred thousand dollars.

Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.

The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.

Tom ve Mary, hayat sigortası için Tom'un babasını öldürmek amacıyla kumpas kuruyorlardı.

Tom and Mary were plotting to kill Tom's father for the life insurance.