Translation of "Sabun" in English

0.006 sec.

Examples of using "Sabun" in a sentence and their english translations:

Sabun yok.

There's no soap.

Sabun, lütfen.

Soap, please.

Sabun bitti.

The soap is finished.

Sabun nerede?

Where's the soap?

Sabun gözlerimi acıttı.

The soap hurt my eyes.

Gözüme sabun kaçtı.

I got soap in my eyes.

Ama sabun ekleyince...

But add soap…

Hiç sabun yok.

There isn't any soap.

Sabun kiri temizleyebilir.

Soap can clean grime.

Sabun neyden yapılır?

What is soap made of?

O, sabun kabarcıklarını üfledi.

He blew soap bubbles.

Ellerini yıkadığın sabun hangisi?

What soap do you wash your hands with?

Favori sabun markan nedir?

What's your favorite brand of soap?

Tom'un gözlerinde sabun var.

Tom got soap in his eyes.

Kaç kalıp sabun aldın?

How many bars of soap did you buy?

Bunun tadı sabun gibi.

This tastes like soap.

- Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
- Sabun kiri çıkarmaya yardımcı olur.

Soap helps remove the dirt.

O bir kalıp sabun tüketti.

- She used up a cake of soap.
- She used up a bar of soap.

Yaşam bir sabun köpüğü gibidir.

Life is like a soap bubble.

Bu sabun çok kabarcıklar yapar.

This soap makes a lot bubbles.

Sodyum hidroksit sabun yapımında kullanılır.

Sodium hydroxide is used in making soaps.

Çocuk sabun dükkanını dolaşmayı seviyor.

The boy likes walking around the soap shop.

Hayat bir sabun köpüğü gibidir.

Man's but a bubble.

O sabun kalıbını bana uzat.

Hand me that bar of soap.

O sabun kalıbına ihtiyacım var.

I need that bar of soap.

- Yarayı sabun ve su ile yıkayın.
- Yarayı sabun ve su ile yıka.

Wash the wound with soap and water.

Tom dün üç kalıp sabun aldı.

Tom bought three bars of soap yesterday.

Ellerimi sabun ve su ile yıkadım.

I washed my hands with soap and water.

Bu sabun ellerimde egzamaya neden oluyor.

This soap is causing eczema on my hands.

Tabakları yıkamak için sabun satın almak zorundayız.

We have to buy soap to wash the dishes.

Tom bunu sabun kullanmadan temizlemeye çalışmış olmalı.

- Tom must've tried cleaning this without using soap.
- Tom must have tried cleaning this without using soap.

Tom bulaşıkları sabun ile yıkayıp temizlemeye başladı.

Tom started rinsing off the dishes.

Tom biraz sabun satın almak istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to buy some soap.
- Tom said that he wanted to buy some soap.

Şarkı söylerken yüzümü yıkarken bir sabun köpüğü yuttum.

I swallowed a soap bubble when I was washing my face while singing.

Tom ellerini yıkamak için sabun ve su kullandı.

Tom used soap and water to wash his hands.

Biraz sabun ve su asla hiç kimseyi öldürmedi.

A little soap and water never killed anybody.

Tom bana bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.

Tom gave me enough soap to last a lifetime.

Sabun yapmak için çeşitli süreçler tarih boyunca icat edildi.

Several processes for making soap have been invented over the course of history.

Onlar o fabrikada kullanılmış yemek yağını sabun haline getirmektedirler.

They make used cooking oil into soap at that factory.

Bir köpek sizi ısırırsa, yarayı sabun ve su ile yıkayın.

If a dog bites you, wash the wound with soap and water.

Kurbanın akciğerlerinde sabun izleri bulundu. Sanırım onlar onu banyoda boğdular.

Traces of soap were found in the victim's lungs. I suppose they drowned her in the bath.

Sabun beden için ne ise, gözyaşı da ruh için odur.

What soap is for the body, tears are for the soul.

- Daha fazla sabuna ihtiyacımız var.
- Bize daha fazla sabun gerek.

We need more soap.

Son zamanlarda kullandığınız sabun ya da çamaşır deterjanını değiştirdiniz mi?

Have you recently changed your soap or laundry detergent?

Ancak %60 alkolle bile CDC, eğer imkan varsa sabun kullanmanızı öneriyor

But even with 60% alcohol, the CDC recommends using soap if you can.

Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.

Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.