Translation of "Piyanist" in English

0.009 sec.

Examples of using "Piyanist" in a sentence and their english translations:

Mio bir piyanist.

Mio is a pianist.

Ünlü piyanist gülümsedi.

The famous pianist smiled.

O bir piyanist.

She is a pianist.

Miho bir piyanist.

Miho is a pianist.

Tom bir piyanist.

Tom is a pianist.

Kız bir piyanist oldu.

The girl grew up to be a pianist.

Bir piyanist olmak istiyorum.

I want to be a pianist.

Martha, mükemmel bir piyanist.

Martha is an excellent pianist.

O bir piyanist oldu.

He became a pianist.

Babası mükemmel bir piyanist.

Her father is an excellent pianist.

Genç piyanist halkı şaşırttı.

The young pianist has surprised the public.

En sevdiğiniz piyanist kimdir?

Who's your favorite pianist?

Bu piyanist, virtüözlüğüyle tanınır.

This pianist is known for his virtuosity.

Tom yetenekli bir piyanist.

Tom is a gifted pianist.

Tom ünlü bir piyanist.

Tom is a famous pianist.

- Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- Oğlu ünlü bir piyanist oldu.

His son became a famous pianist.

- Onun bir piyanist olan bir kızı var.
- Piyanist bir kızı var.

She has a daughter who is a pianist.

Piyanist iki istek parçası çaldı.

The pianist played two encores.

Babası onun piyanist olmasını istiyor.

Her father wants her to become a pianist.

O bir piyanist olarak ünlüdür.

He is famous as a pianist.

Böylece büyük bir piyanist oldu.

He became a great pianist in this way.

Onun annesi harika bir piyanist.

Her mother is a wonderful pianist.

Şu piyanist tekniği ile tanınır.

That pianist is known for his technique.

Benim en sevdiğim piyanist Frederic Chopin'dir.

My favorite pianist is Frederic Chopin.

O, iyi bir piyanist olarak bilinir.

He is known as a great pianist.

Kız kardeşim iyi bir piyanist oldu.

My sister has become a good pianist.

Karısı piyanist olan bir arkadaşım var.

I have a friend whose wife is a pianist.

Piyanist yeniden sahneye çağırıncaya kadar alkışladılar.

They clapped until the pianist played an encore.

Tom klasik olarak eğitilmiş bir piyanist.

Tom is a classically trained pianist.

O, çok iyi bir piyanist değildi.

She was not a very good pianist.

Bir piyanist olarak o benim çok üzerimde.

As a pianist, he is far above me.

Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.

Everyone recognized him as a brilliant pianist.

Her insan bir iyi bir piyanist olamaz.

Every man cannot be a good pianist.

Kız kardeşin iyi bir piyanist, değil mi?

Your sister is a good pianist, isn't she?

Albümdeki piyanist, Tommy Flanagan'ın doğaçlamasına başladığı an.

It happens when Tommy Flanagan, the pianist on the record, starts his solo.

Tom büyük bir piyanist olarak kabul edilir.

Tom is regarded as a great pianist.

O iyi bir piyanist olmak için büyüyecek.

She will grow up to be a very good pianist.

O, olağanüstü yetenekli piyanist olarak kabul edilir.

He is considered an extraordinarily gifted pianist.

O, olağanüstü yetenekli piyanist olarak kabul edilirdi.

He was considered an extraordinarily gifted pianist.

- Onun iyi bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok
- O'nun mükemmel bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok.

- It goes without saying that he is a superb pianist.
- It is not necessary to say that she is an excellent pianist.

Babası ünlü bir piyanist olan bir arkadaşım var.

I have a friend whose father is a famous pianist.

Babası meşhur bir piyanist olan bir arkadaşım var.

I have a friend whose father is a famous pianist.

Bir piyanist olarak o benden çok daha iyidir.

As a pianist, he's much better than I am.

Bir piyanist olduğunu söyledi fakat o bir yalandı.

She said she was a pianist, but that was a lie.

O piyanist olmak için her gün piyano çalışır.

He practices the piano every day to become a pianist.

O her gün piyano çalar, bu yüzden bir piyanist olabilir.

He practices the piano every day, so he can become a pianist.

Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

I know nothing about her except that she is a pianist.

Onun biri piyanist ve diğeri bir viyolacı olan iki kızı vardır.

He has two daughters, one is a pianist and the other is a violist.

Onun yirminci yüzyılda en büyük piyanist olduğu güvenli bir şekilde söylenebilir.

It may safely be said that he is the greatest pianist in the twentieth century.

[piyanist] Tommy Flanagan Giant Steps akorlarını gördüğü vakit, sadece akorları değil,

When Tommy Flanagan saw the charts for Giant Steps he knew he wasn’t going to just have

Arkadaşım burada sadece bir piyanist değil fakat aynı zamanda bir besteci de.

My friend here is not only a pianist, but also a composer.

Bunun neden bu kadar zor olduğunu anlamak için, hele eğitimli bir piyanist için,

To understand why this was so difficult for even a highly trained pianist, we need to know

Bu da şu soruyu doğuruyor: [piyanist] Tommy Flanagan niye o kadar hazırlıksız yakanlanmış

Which might raise the question: Why was Tommy Flanagan caught off guard when he had