Translation of "Babası" in Japanese

0.031 sec.

Examples of using "Babası" in a sentence and their japanese translations:

Babası Japondur.

彼のお父さんは日本人です。

Onun babası Japondur.

彼女の父親は日本人だ。

Tom'un babası zengin.

- トムのお父さんはお金持ちです。
- トムのお父ちゃん、リッチだよな。

Tom'un babası alkolikti.

トムのお父さんはアルコール中毒だった。

- O babası kadar uzundur.
- Boyu babası kadar.
- Babasıyla aynı boyda.
- Babası kadar uzun.

- 彼は彼のお父さんと同じぐらいの背の高さである。
- 彼は彼のおとうさんと同じくらいの背の高さがある。
- 彼はお父さんと同じぐらいの背丈だ。
- 彼はお父さんと同じくらいの背の高さである。
- その子は父親と背の高さが同じである。

- Tom babası kadar uzundur.
- Tom babası kadar uzun boylu.

- トムはお父さんと同じぐらいの背の高さだ。
- トムの身長は父親と同じくらいだ。

Babası niçin Japonya'ya gitti?

- 何のために彼女のお父さんは日本へ行ったの?
- 彼女のお父さんって、どうして日本に行ったの?

Tom babası tarafından azarlanılacak.

トムは彼の父に叱られるだろう。

Onun babası golf oynamaz.

彼のお父さんはゴルフをしません。

Onun babası bankada çalışır.

彼女の父は銀行で働いている。

Onun babası bir polistir.

彼女の父は警官である。

Tom'un babası üniversite hocası.

トムのお父さんって大学の教授なんだよ。

Babası hastayken şirketi yönetti.

父親が病気の間、彼が会社を経営した。

Kate'in babası evin yakındır.

ケイトのお父さんは家の周辺にいる。

Babası geçen hafta öldü.

彼女のお父さんは先週、お亡くなりになりました。

Onun babası doktor mu?

彼女の父親は医者ですか?

Kate'in babası evin civarındaydı.

ケイトのお父さんは家の周辺にいる。

Babası hayatını bilime adadı.

彼女の父は科学に一生を捧げた。

Onun babası bir dolandırıcı.

彼の父は偽者です。

Babası onun planını onayladı.

彼の父親は彼の計画に賛成した。

Babası mükemmel bir piyanist.

彼女の父は、すぐれたピアニストです。

- Onun babası onu Tom olarak çağırır.
- Babası ona Tom diyor.

彼のお父さんは彼をトムと呼んでいる。

Ondan önce babası yoğurt yapıyormuş

彼の前には父親が ヨーグルトを作っていて

çünkü babası olmayan arkadaşlarım vardı.

父親のいない友達がいたのが その理由です

Bugünlerde babası işe arabayla gitmektedir.

- 近ごろ彼の父は車で会社に行く。
- このごろ彼の父は、車で仕事場に行く。

Babası öldükten sonra işi devraldı.

父親が死んだ後、彼が事業を引き継いだ。

Onun babası nehri yüzerek geçebiliyordu.

彼女の父は川を泳いで渡ることが出来た。

Onun babası bir öğretmen mi?

彼女の父は先生ですか。

Onun babası ünlü bir doktordur.

彼女のお父さんは有名な医者です。

O, babası tarafından asla azarlanmadı.

彼は父親に一度もしかられたことはない。

O, babası kadar uzun değildir.

- 彼は父さんほど背が高くない。
- 彼は父親ほど背が高くない。

Şimdi neredeyse babası kadar uzun.

彼はもう父親とほぼ同じ身長だ。

Hem annesi hem babası ölü.

彼の父も母もともに死んでしまった。

Onun babası işte başarısız oldu.

彼の父は事業に失敗した。

Onun babası bir doktor mu?

- 彼の父は医者ですか。
- 彼のお父さんはお医者さんですか。
- 彼の父親は医者ですか。

Annesi de babası da ölü.

彼の父も母もともに死んでしまった。

O, babası kadar ustaca kayar.

彼は父親と同じくらい上手にスキーができる。

Onun babası bir banka memuru.

彼女の父は銀行員です。

Onun, onun babası olduğunu öğrendik.

彼は彼女の父親であることがわかりました。

Babası öldüğünde bir mirasa kondu.

彼は、父が死んだとき、遺産を受け継いだ。

Onun anne ve babası öldü.

彼の両親は2人ともなくなっている。

Onun babası tarafından azarlandığını gördüm.

私は彼がお父さんにしかられるのを見た。

Ken, babası hakkında soruşturma yaptı.

ケンは彼のお父さんの容態を尋ねた。

Kate'in babası istasyondan eve yürür.

ケイトの父親は家から歩いて帰宅する。

Kumi, babası köpekleri seven kızdır.

クミはお父さんが犬好きな少女です。

Babası eve dönüşünden sonra öldü.

彼のお父さんは、彼の帰省後亡くなった。

Babası öldükten sonra annesine baktı.

彼は父の死後、母の世話をした。

Babası ile kol kola yürüdü.

彼女は父親と腕を組んで歩いた。

Tom, babası tarafından istismar edildi.

トムは父親に虐待された。

O üç yaşındayken babası öldü

彼女は三歳のときに父親を亡くした。

Arkadaşımın babası ünlü bir romancı.

私の友達の父親は有名な小説家だ。

Onun babası gençken iyi yüzebilirdi.

彼女の父は若い頃泳ぎが達者だった。

- Babası haftada iki kez orada yer.
- Babası orada haftada iki kez yer.

彼の父は1週間に2回そこで食べる。

Bir gazete okuyan adam onun babası.

新聞を読んでいる男の人は彼のお父さんです。

Oğlan için babası otoriteyi temsil etti.

少年にとって父親は権威だった。

Dün Ming'in babası tenis oynadı mı?

ミンのお父さんは昨日テニスをしましたか。

Peter babası gibi bir şey değildir.

ピーターは父親と全然似ていない。

Babası ona haftada 2000 yen verir.

父親は彼に週に2000円を与えている。

Babası ona ona her şeyi anlattırdı.

彼女のお父さんは、彼女に何でも話させた。

Ona annesi ve babası tarafından güvenilir.

彼は両親に信頼されている。

O, şimdi neredeyse babası kadar uzundur.

彼はもうほぼ父と同じ身長だ。

Anne ve babası gezisinin lehinde idi.

彼の両親は彼の旅行に賛成だった。

Babası 10 yıl önce kanserden öldü.

彼の父親は10年前にガンで死んでいた。

Babası her zaman eve geç gelir.

彼の父はいつも帰宅が遅い。

Onun, unun babası olduğu ortaya çıktı.

彼は彼女の父親であることがわかりました。

Onun, onun babası olduğu ortaya çıktı.

彼は彼女の父親であることがわかりました。

Babası sihirbaz olan bir arkadaşım var.

- 私には父親が手品師をしている友人がいます。
- お父さんがマジシャンの友達がいるよ。

Babası avukat olan bir kız tanıyorum.

- 私はお父さんが弁護士である女の子を知っています。
- 父親が弁護士の女の子と知り合いだよ。

Aniden kapı açıldı ve babası girdi.

突然、ドアが開いて少女の父親が入ってきた。

Anne babası bebeklerine Akira adını verdi.

- 両親は赤ん坊をアキラと名づけた。
- 両親は赤ん坊を明と名づけた。
- 両親は赤ん坊を明良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を明朗と名づけた。
- 両親は赤ん坊を章良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を審良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を昭良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を彰良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を晶良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を映良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を英良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を秋良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を信良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を陽光と名づけた。
- 両親は赤ん坊を亜希良と名づけた。
- 両親は赤ん坊を翠と名づけた。
- 両親は赤ん坊を昌と名づけた。

Anne ve babası bir otel çalıştırıyor.

彼の両親はホテルを経営していた。

Babası öğretmen olan bir arkadaşım var.

私には父親が先生をしている友達がいる。

John'un babası biraz Fransızca bilgisine sahiptir.

ジョンの父はフランス語を多少知っている。

O, babası emekli olduğunda işi devralacak.

お父さんが引退なさるときにはあの人が後を継ぐのです。

Babası bir doktor olan kız odur.

あの子の父さんは医者です。

Dün gece hastalığından dolayı babası öldü.

夕べ彼のお父さんが病気で亡くなった。

Tom Mary'nin erkek kardeşidir, babası değil.

トムはメリーの父親じゃなくて兄弟だ。

O babası kadar ustaca kayak yapabilir.

彼は父親と同じくらい上手にスキーができる。

Anne babası dönmediğinden... ...o, onları bulmaya gidiyor.

‎両親は まだ戻らない ‎捜しに行くことにした

Gelinin babası düğün töreni için geç geldi.

花嫁の父は、おそくなって結婚式に顔を見せた。

Bob'ın babası bir kızlar okulunda öğretmenlik yapar.

ボブのお父さんは女子校で教えています。

Babası onu kurtarmaya geldiğinde çocuk boğulmak üzereydi.

その少年は、父が彼を助けに来た時、まさに溺れるところでした。

Onun babası onun evliliğine isteksizce razı oldu.

父親はしぶしぶ娘の結婚に同意した。

Artık onun babası öldü, o dükkanın sahibiydi.

父親が死んで彼がその店を所有した。

O, anne ve babası tarafından iyi yetiştirildi.

彼女は両親によって立派に育てられた。

O, modern antropolojinin babası olarak kabul edilir.

彼は現代人類学の父として熱烈な支持を受けている。

O gerçekten anne ve babası ile ilgileniyor.

彼はとても親思いだ。

- Onun ailesi çiftçiydi.
- Onun anne-babası çiftçiydi.

彼の両親はお百姓でした。

Anne ve babası her Pazar kiliseye giderler.

彼の両親は毎週日曜日に教会へお祈りに行きます。

- Onların babası bir taksi şoförüdür.
- Babaları taksici.

彼らの父はタクシーの運転手です。

Babası onun için kuş şarkılarının kayıtlarını aldı.

彼の父親は彼に小鳥の歌のレコードを買ってやった。

Bu sabah babası ile birlikte yürüyüş yaptı.

彼女は今朝お父さんと散歩した。

Evlendiğimizde onun anne ve babası çoktan ölmüştü.

私たちが結婚したとき、彼の両親はもう亡くなっていた。

Babası gibi, onun pek çok kitabı var.

彼は父と同じく、たくさんの本を持っている。

Babası hayvan doktoru olan bir arkadaşım var.

私には、お父さんが獣医をしている友達がいる。

O gitmek istemedi ama babası onu gönderdi.

彼女は行きたくなかったが、彼女の父親はむりやり彼女を行かせた。