Translation of "Babası" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Babası" in a sentence and their spanish translations:

- Babası Japondur.
- Onun babası Japondur.

Su padre es japonés.

Babası Japondur.

- El padre de ella es japonés.
- Su padre es japonés.
- Su papá es japonés.

Babası polisti.

Su padre era policía.

Babası onu dövüyordu.

incluso cuando Priya se portaba bien.

Onun babası Japondur.

- El padre de ella es japonés.
- Su padre es japonés.
- Su papá es japonés.

Babası yaşıyor mu?

¿Su padre está vivo?

Tom'un babası alkolik.

El padre de Tom es un alcohólico.

Tom'un babası hapishanededir.

El papá de Tom está en la cárcel.

Şu Tom'un babası.

- Ese es el padre de Tom.
- Es el padre de Tom.

Tom'un babası zengin.

El padre de Tom es rico.

Onun babası var.

- Él tiene padre.
- Ella tiene padre.

Babası uzun boyludur.

Su padre es alto.

Onun babası ölmüş.

Su padre murió.

Fadıl'ın babası alkolikti.

El padre de Fadil era alcohólico.

Tom'un babası kim?

¿Quién es el padre de Tom?

- Babası geçen sene ölmüş.
- Babası geçen yıl öldü.

Su padre murió el año pasado.

- Karımın babası benim kayınpederimdir.
- Karımın babası benim kayınbabamdır.

El padre de mi esposa es mi suegro.

- O babası kadar uzundur.
- Boyu babası kadar.
- Babasıyla aynı boyda.
- Babası kadar uzun.

Él es igual de alto que su padre.

- Tom babası kadar uzundur.
- Tom babası kadar uzun boylu.

Tom es tan alto como su padre.

Babası, ben ve kızım

una relación afectuosa, normal y bajo control con ella

Babası Trump'dan bıkmış durumda

su padre está cansado de Trump

Onun babası bir fizikçi.

Su padre es físico.

Babası hayatını bilime adamıştı.

Su padre dedicó su vida a la ciencia.

Babası hayatını bilime adadı.

Su padre dedicó su vida a la ciencia.

Onun babası golf oynamaz.

Su padre no juega al golf.

Tom bir aile babası.

Tom es un hombre de familia.

Tom'un babası çok otoriter.

El padre de Tom es muy estricto.

Onun babası bir polistir.

Su padre es policía.

Kate'in babası evin yakındır.

El padre de Kate está cerca de la casa.

Babası Kraliyet Donanması'nda albaydı.

Su padre fue capitán en la Marina Real.

Anne babası Almanya'dan geliyor.

Sus padres vienen de Alemania.

Babası geçen hafta öldü.

Su padre murió la semana pasada.

Onun babası doktor mu?

¿Su padre es médico?

Babası mükemmel bir piyanist.

Su padre es un pianista fantástico.

Babası avukatmış gibi görünüyor.

Parece que su padre es abogado.

Babası geçenlerde işini kaybetti.

Su padre quedó desempleado hace poco tiempo.

Tom babası ile buluştu.

Tom se reunió con su padre.

Onun babası bir dolandırıcı.

Su padre es un impostor.

O çocukken babası öldü.

Su padre falleció cuando ella era joven.

Tom, Mary'nin babası değil.

Tom no es el padre de Mary.

Tom'un babası çok sıkıdır.

El padre de Tom es muy severo.

Tom babası ile yaşıyor.

Tom vive con su padre.

Karımın babası benim kayınpederimdir.

El padre de mi mujer es mi suegro.

O biraz babası gibidir.

Él es un poco como su padre.

O babası kadar uzundur.

- Él es igual de alto que su padre.
- Él es tan alto como su padre.

Babası geçen yıl öldü.

Su padre murió el año pasado.

- Onun babası onu Tom olarak çağırır.
- Babası ona Tom diyor.

Su padre lo llama "Tom".

- Ben onun babası olacak yaştayım.
- Ben onun babası olacak kadar yaşlıyım.
- Ben onun babası olmak için yeterince yaşlıyım.

Soy lo suficientemente mayor para ser su padre.

Babası onu her gün dövüyordu.

papá solía golpearla todos los días.

Dr. King'in babası tabii ki

por supuesto el padre de la doctora King,

Ondan önce babası yoğurt yapıyormuş

Su padre hacía yogurt antes que él

çünkü babası olmayan arkadaşlarım vardı.

porque algunos de mis amigos no tenían a su padre.

Bugünlerde babası işe arabayla gitmektedir.

Actualmente su padre va a trabajar en auto.

Babası öldükten sonra işi devraldı.

Él tomó el control del negocio después de que su padre muriera.

O, babası kadar uzun değildir.

No es tan alto como su padre.

Şimdi neredeyse babası kadar uzun.

Ahora él es casi tan alto como su padre.

Hem annesi hem babası ölü.

Tanto su padre como su madre están muertos.

Onun babası bir doktor mu?

¿Es su padre doctor?

Annesi de babası da ölü.

Tanto su padre como su madre están muertos.

Çünkü onun babası burada çalıştı.

Porque su padre estaba trabajando allí.

Babası öldüğünde bir mirasa kondu.

Él recibió una herencia al morir su padre.

Babası muhafazakar ve geri kafalıdır.

Su padre es conservador y anticuado.

Babası gelmeyecek, o çok meşgul.

Su padre no va a venir, está muy ocupado.

Onun babası gençken iyi yüzebilirdi.

Su padre sabía nadar bien cuando era joven.

Tom babası gibi olmak istiyor.

Tom quiere ser como su padre.

Tom babası gibi olmak istedi.

Tom quería ser como su padre.

Onun anne ve babası öldü.

Su madre y su padre están muertos.

Babası onu uyardı: "Onunla konuşma".

- Su padre le advirtió: "No le hables."
- Su padre le advirtió: "No hables con él."

Babası vasiyetinde evi ona bıraktı.

Su padre le dejó la casa en su testamento.

Babası gençliğinde iyi bir yüzücüydü.

Su padre era un buen nadador cuando era joven.

Kate'in babası istasyondan eve yürür.

El padre de Kate va andando a casa desde la estación.

Annemin babası, anne tarafından dedemdir.

El papá de mi mamá es mi abuelo materno.

Tom'un babası bir muhasebeci idi.

El padre de Tom era contador.

Ken, babası hakkında soruşturma yaptı.

Ken preguntó por su padre.

Kumi, babası köpekleri seven kızdır.

Kumi es la chica a cuyo padre le gustan los perros.

George babası kadar uzun boylu.

George es tan alto como su padre.

Onun babası geçen yıl öldü.

Su padre murió el año pasado.

Babası öldükten sonra annesine baktı.

Cuidó de su madre después de que muriera su padre.

Onun babası tarafından azarlandığını gördüm.

Vi cómo le regañaba su padre.

Babası ile kol kola yürüdü.

Paseó con su padre del brazo.

Tom, babası tarafından istismar edildi.

Tom fue abusado por su padre.

O üç yaşındayken babası öldü

Su padre murió cuando tenía tres años.

Arkadaşımın babası ünlü bir romancı.

El amigo de mi padre es un famoso novelista.

Babası onun doktor olmasını istiyordu.

Su padre quería que él fuera médico.

- Babası haftada iki kez orada yer.
- Babası orada haftada iki kez yer.

Su padre come ahí dos veces a la semana.