Translation of "Olanını" in English

0.076 sec.

Examples of using "Olanını" in a sentence and their english translations:

Kahverengi olanını tercih ederim.

I'd prefer a brown one.

Daha pahalı olanını alacağım.

I will take the one that is more expensive.

Ben sarı olanını alacağım.

I'll take the yellow one.

En az pahalı olanını istiyorum.

I would like the least expensive one.

Daha büyük olanını alabilir miyiz?

Can we get a bigger one?

Sadece en pahalı olanını aldım.

I just picked the most expensive one.

Daha büyük olanını ister misin?

Would you like a bigger one?

Bana en pahalı olanını ver.

Give me the most expensive one.

Ben siyah olanını tercih ederim.

I prefer the black one.

En iyi olanını yapacağını biliyoruz.

- We know you'll do what's best.
- We know that you'll do what's best.

Tom için en iyi olanını istiyorum.

I want what's best for Tom.

Tom mavi olanını tercih edeceğini düşündü.

- Tom thought you'd prefer a blue one.
- Tom thought that you'd prefer a blue one.

Onlar için en iyi olanını istiyoruz.

We want what's best for them.

Onlar için en iyi olanını istiyorum.

I want what's best for them.

Onun için en iyi olanını istiyorum.

I want what's best for him.

İki kötülükten daha az olanını seç.

Of two evils, choose the lesser.

Tom için en iyi olanını yapacağız.

We'll do what's best for Tom.

Benim için en iyi olanını yaptım.

I did what's best for me.

Tom mağazadaki en ucuzu olanını satın aldı.

Tom bought the cheapest one in the store.

Pembe olanını almamın bir sakıncası var mı?

Would you mind if I took the pink one?

Yazarın üç romanından en uzun olanını okudum.

I read the longest of the author's three novels.

Tom'a daha ucuz olanını alması gerektiğini söyledim.

I told Tom that he should buy the cheaper one.

Sanırım kırmızı arabayı alacağım, yoksa mavi olanını kiralayacağım.

I think I will buy the red car, or I will lease the blue one.

Kırmızı kabloyu mu yoksa yeşil olanını mı kesmem gerekiyor?

Should I cut the red wire or the green one?

O kırmızı kravat takım elbisene uymuyor-Niçin yeşil olanını takmıyorsun?

That red tie doesn't go with your suit. Why don't you wear the green one?

Tom yeni bir fotoğraf makinesi aldı bu yüzden eski olanını sattı.

Tom bought a new camera so he sold his old one.

Bu iki kitap arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım sarı kapaklı olanını tercih ederdim.

If I had to choose between those two books, I would choose the one with the yellow cover.

Tom'un istediği gitarı alacak yeterli parası yoktu bu yüzden daha ucuz olanını aldı.

Tom didn't have enough money to buy the guitar he wanted, so he bought a cheaper one.