Translation of "Müzikle" in English

0.004 sec.

Examples of using "Müzikle" in a sentence and their english translations:

Müzikle uyanmayı seviyorum.

I like waking up to music.

O müzikle ilgileniyor.

He is interested in music.

O, müzikle ilgileniyor.

She is interested in music.

Müzikle ilgileniyor musun?

Are you interested in music?

Tom müzikle ilgilenmedi.

Tom wasn't interested in music.

Tom müzikle ilgilenmiyor.

Tom isn't interested in music.

Tom müzikle ilgileniyordu.

Tom was interested in music.

Tom müzikle ilgileniyor.

- Tom is interested in music.
- Tom became interested in music.

Şimdi sizi müzikle eğlendireyim.

Now let me entertain you with music.

O, müzikle çok ilgilidir.

She's very interested in music.

Sık sık müzikle çalışırım.

I often study with music.

Tom müzikle hafifçe sallanıyor.

Tom is swaying slightly with the music.

O, rock müzikle meşgul.

She is absorbed in rock music.

Ben müzikle çok ilgilenirim.

- I am very interested in music.
- I'm very interested in music.

Tom müzikle çok ilgileniyor.

Tom is very interested in music.

Müzikle aynı şekilde maruz kalmıyor.

that they're exposed to music.

Onlar ortamı elektronik müzikle yorumluyor.

They interpret ambient electronic music.

Tom klasik müzikle çok ilgilidir.

Tom is very interested in classical music.

- Ben müzikle ilgilenirim.
- Müziğe ilgi duyuyorum.

- I am interested in music.
- I'm interested in music.

O sözler yerine müzikle duygusunu gösterebilir.

He could show his feeling with music instead of words.

Tom Mary'nin klasik müzikle ilgilendiğini bilmiyordu.

- Tom didn't know that Mary was interested in classical music.
- Tom didn't know Mary was interested in classical music.

- Müzikle ilgilenmiyorum.
- Müziğe ilgi duymuyorum.
- Müziğe ilgim yok.
- Müzik ilgimi çekmiyor.
- Müzikle ilgili değilim.

I'm not interested in music.

- Müzikle yüzleşme zamanı.
- Şimdi bedel ödeme zamanı.

It's time to face the music.

O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.

She always comforted herself with music when she was lonely.

Ben müzikle ilgili değilim ama duşta şarkı söylemeyi severim.

I am not musical, but I like to sing in the shower.

Tom tam bir müzisyen olan komşusundan dolayı müzikle ilgileniyordu.

Tom became interested in music because his neighbor was quite a musician.