Translation of "Içme" in English

0.012 sec.

Examples of using "Içme" in a sentence and their english translations:

İçme.

Do not drink.

Sigara içme.

- Don't smoke!
- Don't smoke.

Suyu içme.

- Don't drink the water.
- Do not drink the water!

Onu içme.

Don't drink that.

Sulu boyayı içme.

Don't drink the tempera.

Hiçbir şey içme.

Don't drink anything.

Benim bardağımdan içme!

Don't drink out of my glass.

Yatakta sigara içme.

- Don't smoke in bed.
- Don't smoke in bed!

Şimdi içme zamanı

Now is the time to drink.

Musluk suyunu içme.

Don't drink the tap water.

Çok sigara içme.

Don't smoke so much.

Burada sigara içme.

Don't smoke in here.

Bu suyu içme.

Don't drink this water.

Prenses, iksiri içme.

Princess, don't drink the potion.

Çorbanı şapırdatarak içme.

- Don't slurp.
- Don't slurp your soup.

Yani içme deneyimlerini kişiselleştirebilirler

So they can really make these vape experiences their own,

Hiç içme suyumuz yoktu.

We had no potable water.

Sigara içme alışkanlığı edindi.

He acquired the habit of smoking.

Araba kullanacaksan içki içme!

If you drive, don't drink.

Kamusal alanda sigara içme.

Do not smoke in public places.

Bu içme suyu değil.

This isn't drinking water.

Hiç içme suyumuz kalmadı.

We don't have any drinking water left.

Bizim içme suyumuz yok.

We have no drinking water.

Hiç içme suyumuz yok.

We don't have any drinking water.

Bu içme suyu mu?

Is this drinking water?

Lütfen içeride sigara içme.

Please don't smoke inside.

Çok fazla şampanya içme.

Don't drink too much champagne.

Favori içme şarkınız nedir?

What's your favorite drinking song?

Yatmadan önce bira içme.

Don't drink beer before bedtime.

Başka bir şey içme.

Don't drink anything else.

Keşke sigara içme alışkanlığından vazgeçebilsem.

I wish I could break the habit of smoking.

Sigara içme alışkanlığından vazgeçmek zor.

It's hard to shake the smoking habit.

Çok fazla içme, tamam mı?

Don't drink too much, okay?

Bizim hiç içme suyumuz yoktu.

We had no drinking water.

Reşit olmayan içme bir suçtur.

Underage drinking is a crime.

Aşırı içme sağlığınız için zararlıdır.

Binge drinking is harmful for your health.

Bence içki içme problemin olabilir.

I think you might have a drinking problem.

Yatağa gitmeden önce bira içme.

- Don't drink beer before going to bed.
- Don't drink beer before going to bed!

Ne kadar içme suyumuz kaldı?

How much drinking water do we have left?

Tom eski içme dostlarımdan biridir.

Tom is one of my old drinking buddies.

Lütfen çok fazla sigara içme.

Please don't smoke too much.

Çok aşırı derecede sigara içme.

- Don't smoke so much.
- Don't smoke so heavily.

Herhangi bir alkollü içki içme.

Don't drink any alcohol.

Tom şişeyi içme suyuyla doldurdu.

Tom filled the bottle with drinking water.

Tom fazla içki içme eğilimindedir.

Tom tends to drink too much.

Sigara içme sağlığa zarar verir.

Smoking is bad for your health.

- Sigara içmek intihardır.
- Sigara içme intihardır.

Smoking is suicide.

Lütfen ne olursa olsun sigara içme.

Please don't smoke cigarettes no matter what.

The Great Lakes içme suyu sağlar.

The Great Lakes supply drinking water.

- Görevdeyken sigara içmeyin.
- Görevdeyken sigara içme.

Don't smoke while you are on duty.

Yeme ve içme, doktoru zengin yapar.

Eating and drinking makes the doctor rich.

Tom'un bir içme sorunu olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom has a drinking problem.
- I think that Tom has a drinking problem.

- Bu kadar içmeyin!
- Çok fazla içme!

Do not drink so much!

Tom benim içki içme dostlarımdan biridir.

Tom is one of my drinking buddies.

Kirli içme suyu hastalığa neden olabilir.

Dirty drinking water can cause sickness.

Akifer, Florida'nın ana içme suyu kaynağıdır.

The aquifer is Florida's main source of drinking water.

- Lütfen şişeden içmeyin.
- Lütfen şişeden içme.

Please don't drink from the bottle.

Sigara içme alışkanlığını bırakmak çok zor.

The habit of smoking is very difficult to get rid of.

Son derece içme suyuna ihtiyacımız var.

We desperately need drinking water.

Içme suyu götürmeliyiz. Alaska'da eriyen buzdan faydalanıp

to the dry part of Asia. We need to take advantage of the thaw in Alaska

öğrencilere günlük yaşamdaki içki içme, madde kullanımı

I had them complete a computerized decision-making simulation

İçme suyundaki asit yağmuru insan sağlığını etkiler.

Acid rain in drinking water affects human health.

Biz genellikle içme partileri için dışarı çıkarız.

We usually go out for drinking parties.

Şehrin sakinleri içme suyu için nehre bağlıdır.

The inhabitants of the city depend upon the river for drinking water.

Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.

I arranged catering for tomorrow's party.

O, oğlunun sigara içme alışkanlığı kırmaya çalıştı.

He tried to break his son's habit of smoking.

Bu tabaktan yeme ve o bardaktan içme.

Don't eat from this plate and don't drink from that cup.

Lütfen içme suyunun saf olduğundan emin ol.

Please make sure the drinking water is pure.

Ancak bir hafta yeterli içme suyumuz vardı.

I had barely enough potable water for a week.

Tom çok ciddi bir içme sorunu var.

Tom has a very serious drinking problem.

İçiyorsan araba sürme. Araba sürüyorsan içki içme.

If you drink, don't drive. If you drive, don't drink.

Başka bir bira içme vakti, değil mi?

Isn't it about time for another beer?

Aşk, sigara içme ve öksürüğü gizlemek zordur.

Love, smoke and cough are hard to hide.

- Tom ve Mary ikisinin de içme sorunları var.
- Hem Tom'un hem de Mary'nin içme sorunları var.

Tom and Mary both have drinking problems.

- İçiyorsan araba sürme. Araba sürüyorsan içki içme.
- Eğer içki içersen araba sürme, eğer araba sürersen içki içme.

If you drink, don't drive. If you drive, don't drink.

- Yatmadan önce bira içmeyin.
- Yatmadan önce bira içme.

- Don't drink beer before going to bed.
- Don't drink beer before going to bed!

Biz biraz içme suyu bulmadıkça bu adada yaşayamayız.

We can't survive on this island unless we find some drinking water.

Tom bir içme sorunu olduğunu itiraf etmek istemedi.

- Tom didn't want to admit he had a drinking problem.
- Tom didn't want to admit that he had a drinking problem.

Sigara içme yasağı bildirimi dün restoranın dışında yayınlandı.

Notification of the smoking ban was posted outside the restaurant yesterday.

Çok fazla yeme ve içme doktorları zengin yapar.

Eating and drinking too much make doctors rich.

Bu sigara içme piposu yaban gülü kökünden yapılır.

This smoking pipe is made from briar root.

Onun kötü birçok fazla şarap içme alışkanlığı var.

He has a bad habit of drinking too much wine.

Amerika Birleşik Devletleri'nde içme suyuna florür ilave edilir.

In the United States, fluoride is added to the drinking water.

En azından hastalığında sağ duyu gösterip içki içme bari.

You should have enough sense not to drink, at least during your illness.

Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.

We'll also have to create a separate smoking section, won't we?

İştah yemek ile geliyor, ancak susuzluk içme ile gidiyor.

Appetite comes with eating, but the thirst goes away with drinking.

Bizim hayatta kalmamız kısa sürede içme suyu bulmaya bağlıdır.

Our survival depends on finding drinking water soon.

Sigarayı bırakmış olsam bile hâlâ sigara içme isteğim var.

Even though I've quit smoking, I still have the urge to smoke.

Tom Mary'ye bir içme suyu tklif etti ama o reddetti.

Tom offered Mary a drink of water, but she refused.

Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.

This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.

Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.

When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.

İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.

It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.

Birçok nehir o kadar çok kirlenmiş ki artık içme suyu için kullanılamıyorlar.

Many rivers have been so polluted that they can no longer be used for drinking water.

Sıradan bir erkeğin yaşam amacı üç şeyden oluşur: yeme, içme ve yiyişme.

The meaning of an average man's life consists in three things: eating, drinking, and fucking.

Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.

These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.