Translation of "Sulu" in English

Sulu boyayı içme.

Don't drink the tempera.

Sulu gözlü olma!

Don't be a crybaby!

Bu sulu görünüyor.

That sounds juicy.

Sulu yiyeceklerden hoşlanmam.

I don't like watery food.

Bu çorba sulu.

This soup is watery.

Hindi yumuşak ve sulu.

The turkey was tender and juicy.

Bu biftek çok sulu.

This steak is very juicy.

Biftek sulu ve gevrek.

The roast beef is juicy and tender.

Kedim yalnızca sulu yemek yer.

My cat only eats wet food.

Sulu boya ile boyamayı seviyorum.

I love to paint with watercolors.

Hiç kimse sulu gözlüleri sevmez.

Nobody likes crybabies.

Böyle bir sulu gözlü olma.

- Don't be such a crybaby.
- Don't be such a crybaby!

Sulu boya ile resim yapmayı severim.

I like painting with watercolors.

Bu meyve sulu kalmana yardım edecek.

This fruit will help you stay hydrated.

Ben sulu boya ile boyamak istiyorum.

I like to paint with watercolors.

Her zamanki gibi, o bir sulu gözlüdür.

He's a crybaby, just like always.

Geçen Noelde çok lezzetli, sulu jambon yedim.

I ate lots of delicious, juicy ham last Christmas.

Biber ve ekşi yağ ile baharatlandırılmış sulu çorbaydı.

It was watery soup spiced with pepper and rancid oil.

Çok su içmek sizin sulu kalmanıza yardımcı olacaktır.

Drinking plenty of water will help you stay hydrated.

Büyük bahçede, onlar sulu ve vitamin açısından zengin olan turunçgiller yetiştiriyorlar.

In the big orchard, they grow citrus fruits that are juicy and rich in vitamins.