Translation of "Hediyeyi" in English

Hediyeyi kağıda sardı.

She wrapped the present in paper.

Tom hediyeyi açtı.

Tom unwrapped the present.

Henüz hediyeyi açmayın.

- Do not open the present yet.
- Don't open the present yet.

Hediyeyi kabul ettim.

I accepted the gift.

Tom hediyeyi sarmıştı.

Tom wrapped the present.

O hediyeyi sardırmak istiyorum.

I'd like to have that gift wrapped.

Bir hediyeyi hak ediyorsun.

You deserve a present.

Tom hediyeyi açmaya başladı.

Tom began to open the present.

Umarım bu hediyeyi beğenirsin.

I hope you like this gift.

Tom hediyeyi dikkatle açtı.

Tom unwrapped the gift carefully.

Bu hediyeyi kabul edemem.

I can't accept this gift.

Tom hediyeyi kabul etti.

Tom accepted the gift.

Dan hediyeyi bile istemiyordu.

Dan didn't even want the present.

Önce bu hediyeyi aç.

Open this present first.

Bu hediyeyi kim seçti.

Who chose this gift?

Tom çabucak hediyeyi açtı.

Tom unwrapped the present quickly.

O hediyeyi bizim huzurumuzda sunacak.

He'll present the present in our presence.

Neden bu hediyeyi ona verdin?

Why you give him this gift?

Sana gönderdiğim hediyeyi aldın mı?

Did you get the gift I sent you?

Bana verdiğin hediyeyi gerçekten sevdim.

I really liked the gift you gave me.

Bir hediyeyi özenli biçimde seç.

Choose a present carefully.

Tom'un hediyeyi takdir edeceğinden eminim.

I'm sure Tom will appreciate the gift.

Ann bu hediyeyi bana verdi.

Ann gave me this present.

Ona neden bu hediyeyi veriyorsun?

Why you give him this gift?

Tom Mary'ye vereceği hediyeyi sardı.

Tom wrapped the present he was going to give to Mary.

Sami hediyeyi Leyla için getirdi.

Sami brought the gift in for Layla.

- Ne zaman ve nerede hediyeyi aldın?
- Hediyeyi ne zaman ve nerede aldın?

When and where did you receive the gift?

Tezgahtar kız hediyeyi benim için sardı.

The salesgirl wrapped the gift for me.

Tom'a Mary'nin hediyeyi kabul etmeyeceğini söyledim.

I told Tom Mary wouldn't accept the gift.

Tom'un ona verdiğin hediyeyi seveceğini düşündüm.

- I thought Tom would love the gift you gave him.
- I thought that Tom would love the gift you gave him.

Tom Mary'den gelen hediyeyi açmaya başladı.

Tom began to open the present from Mary.

Tom'un ona aldığın hediyeyi seveceğinden eminim.

I'm sure Tom will like the gift you got him.

Onun kendisine verdiği hediyeyi açmadı bile.

She didn't even open the present he gave her.

O bana en harikulade hediyeyi verdi.

He gave me the most wonderful present.

O bana en harika hediyeyi verdi.

She gave me the most wonderful present.

Sen bana en harika hediyeyi verdin.

You gave me the most wonderful present.

Tom'un hediyeyi beğeneceğini sana söylemedim mi?

Didn't I tell you Tom would like the gift?

Lütfen bu küçük hediyeyi kabul edin.

Please accept this little gift.

Umarım Tom ona aldığımız hediyeyi beğenir.

I hope Tom likes the gift we bought him.

Ya Tom ona verdiğim hediyeyi beğenmezse?

What if Tom doesn't like the gift I give him?

Tom Mary'nin ona verdiği hediyeyi istemedi.

Tom didn't want the present Mary gave him.

Tom sence bu hediyeyi sever mi?

Do you think Tom will like this gift?

Tom'un ona verdiğin hediyeyi seveceğini biliyordum.

- I knew Tom would love the gift you gave him.
- I knew that Tom would love the gift you gave him.

Tom onun için aldığın hediyeyi sevecek.

- Tom will love the present you got for him.
- I don't share Tom's enthusiasm.

Doktor yoksullardan gelen herhangi bir hediyeyi almaz.

The doctor would not take any gifts from the poor.

Tom'un Mary'den aldığı hediyeyi takdir edeceğini düşündüm.

- I thought Tom would appreciate the gift from Mary.
- I thought that Tom would appreciate the gift from Mary.

Erkek arkadaşından almış olduğu hediyeyi bana gösterdi.

She showed me the present that she had received from her boyfriend.

Tom Mary'nin ona verdiği hediyeyi açmaya başladı.

Tom began to open the present that Mary had given him.

Mary erkek arkadaşından gelen bir hediyeyi açacak.

Mary is going to open a gift from her boyfriend.

Tom'un ona aldığım hediyeyi beğeneceğini düşünüyor musun?

- Do you think Tom will like the gift I bought for him?
- Do you think Tom will like the gift I bought him?
- Do you think Tom will like the gift that I bought for him?

Jane bana Wendy'nin verdiği aynı hediyeyi verdi.

Jane gave me the same present as Wendy did.

Umarım Tom onun için aldığım hediyeyi beğenir.

- I hope Tom likes the present I bought for him.
- I hope that Tom likes the present I bought for him.
- I hope that Tom likes the present that I bought for him.
- I hope Tom likes the present that I bought for him.

Umarım Tom ona satın aldığım hediyeyi beğenir.

I hope Tom likes the present I bought him.

Tom'un Mary'nin ona verdiği hediyeyi seveceğini sanıyordum.

- I thought Tom would love the gift Mary gave him.
- I thought that Tom would love the gift Mary gave him.

Tom'un Mary'nin ona verdiği hediyeyi beğeneceğini sanıyordum.

- I thought Tom would like the gift Mary gave him.
- I thought that Tom would like the gift Mary gave him.

Mary'nin Tom'un ona verdiği hediyeyi seveceğini sanıyordum.

I thought Mary would love the gift Tom gave her.

Mary'nin Tom'un ona verdiği hediyeyi beğeneceğini sanıyordum.

I thought Mary would like the gift Tom gave her.

Bence Tom onun için aldığınız hediyeyi beğenecek.

- I think Tom will like the present you bought for him.
- I think that Tom will like the present you bought for him.

- Tom neredeyse hiç gülmez.
- Tom hediyeyi sardı.

Tom almost never laughs.

Onun hediyeyi kabul etmesi rüşvet olarak kabul edildi

His acceptance of the present was regarded as bribery.

Tom'un ona verdiğim hediyeyi sevdiğini gerçekten düşünüyor musun?

Do you really think Tom likes the gift I gave him?

Tom Mary'nin onun ona aldığı hediyeyi seveceğini umuyordu.

Tom hoped that Mary would like the gift he bought her.

- Bu hediyeyi kabul edemem.
- Bu armağanı kabul edemem.

- I cannot accept this gift.
- I can't accept this gift.

Tom Mary'nin onun için aldığı hediyeyi seveceğini umuyor.

Tom hopes that Mary will like the present he bought for her.

Sana bu hediyeyi satın almak için çok çalıştık.

We worked very hard to buy you this present.

Emin değilim bu hediyeyi kime vereyim: kıza mı erkeğe mi?

I'm not sure who I should give this present to, the girl or the boy?

- Tom ödülü isteksizce kabul etti.
- Tom hediyeyi isteksizce kabul etti.

Tom reluctantly accepted the gift.

Ne yazık ki onun hak ettiği hediyeyi almaya gücü yetmiyor.

I'm afraid I can't afford the gift she deserves.

Hediyeyi kime vereceğim hakkında emin değilim- oğlana mı yoksa kıza mı?

I'm not sure about who to give the present to - the boy, or the girl?

Çocuk arkadaşının ona doğum günü partisi için ona verdiği hediyeyi kabul etti.

The boy accepted the gift her friend gave her for the birthday party.

Mariya, Annesinin yeni arkadaşı olan Tom'un, ona yapmak istediği hediyeyi, meydan okurcasına red etti. Daha sonra bundan pişman oldu.

Mary bluntly refused the gift that Tom, her mother's new boyfriend, wanted to make her. Later, she regretted it.