Translation of "Hayalet" in English

...hayalet misali kaybolurlar.

they vanish like ghosts.

Bunlar mavi hayalet.

These are blue ghosts.

Hayalet hikayesi korkunçtu.

The ghost story was terrifying.

Hayalet aniden kayboldu.

The ghost vanished suddenly.

Hayalet görmüş gibisin.

You look like you saw a ghost.

Hayalet gibi sararmışsın.

You're pale as a ghost.

O hayalet gibiydi.

It was spooky.

Bir hayalet görmedim.

I didn't see a ghost.

Hayalet kasabalar ürperticidir.

Ghost towns are creepy.

Hayalet duvardan geçti.

The ghost went through the wall.

Bir hayalet gördüm.

I saw a ghost.

- Hiç hayalet gördün mü?
- Hiç hayalet gördünüz mü?

Have you ever seen a ghost?

O bir hayalet yazar.

He's a ghostwriter.

O, hayalet gibi görünüyordu.

She looked ghostly.

Tom bir hayalet gördü.

Tom saw a ghost.

Sen bir hayalet misin?

Are you a ghost?

O bir hayalet avcısı.

He's a ghost hunter.

Bir hayalet gördüğümü düşündüm.

- I thought I saw a ghost.
- I thought that I saw a ghost.

Bir hayalet bana bakıyor.

A ghost is looking at me.

Bir hayalet kadar solgunsun.

You're as pale as a ghost.

Tom hayalet gibi görünüyordu.

Tom looked spooked.

Bu bir hayalet kasaba.

It's a ghost town.

Bu ormanda hayalet varmış.

It is believed that ghosts exist in this forest.

Hayalet görmüş gibi gözüküyorsun.

You look as if you had seen a ghost.

O, hayalet görünce şaşırdı.

She was surprised when she saw the ghost.

O hayalet görünce şaşırmıştı.

She was amazed at the sight of the ghost.

Tom bir hayalet yazar.

Tom is a ghostwriter.

Hayalet görmüş gibi görünüyordun.

You looked like you'd seen a ghost.

Sanırım bir hayalet gördüm.

I think I saw a ghost.

Aynada bir hayalet var.

There's a ghost in the mirror.

Hayalet hikayelerini sever misiniz?

Do you like ghost stories?

Tom hayalet gördüğünü söylüyor.

- Tom says that he saw a ghost.
- Tom says he saw a ghost.

Sami hayalet köpeklere inanır.

Sami believes in ghost dogs.

- Hayalet olduğuna emin misin?
- Onun bir hayalet olduğuna emin misin?

Are you sure it was a ghost?

- Ormanda bir hayalet gördüm sanırım.
- Ormanda bir hayalet gördüğümü sanıyorum.

I think I saw a ghost in the woods.

Bir hayalet görsen ne yaparsın?

What would you do if you saw a ghost?

Bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.

She looked as if she had seen a ghost.

Bir hayalet gibi solgun görünüyorsun.

- You look pale as a ghost.
- You look as pale as a ghost.

Karanlık ev bir hayalet gibiydi.

The gloomy house was like a ghost.

Hayalet onu rüyalarında ziyaret eder.

The ghost visits her in her dreams.

Hayalet kadar beyazsın. Hasta mısın?

You're white as a ghost. Are you sick?

Bir hayalet görmüş gibi görünüyorsun!

You look like you've seen a ghost!

Gerçekten evimde bir hayalet var.

There's really a ghost in my house.

Bir hayalet görmüş gibi görünüyorsun.

- You look like you've seen a ghost.
- You look as though you've seen a ghost.

Senin bir hayalet olduğunu sandım.

- I thought you were a ghost.
- I thought that you were a ghost.

Uzaylı, bir hayalet gibi bedensizdir.

The alien is incorporeal, like a ghost.

Dün gece bir hayalet gördüm.

I saw a ghost last night.

Hayalet diye bir şey yoktur.

There are no such things as ghosts.

Hiç hayalet hikayesi biliyor musun?

Do you know any ghost stories?

Mary hayalet görebilen tek kişiydi.

Mary was the only one who could see the ghost.

Bize bir hayalet hikayesi anlat.

Tell us a ghost story.

Bir hayalet görmüş gibi görünüyordum.

I looked like I'd seen a ghost.

Bir hayalet gibi beyaz görünüyorsun.

- You look white as a ghost.
- You look as white as a ghost.

Bize bir hayalet öyküsü anlat!

Tell us a ghost story!

Hayalet daha sık görünmeye başladı.

The ghost started showing up more often.

- Az önce bir hayalet görmüş gibi gibisin.
- Az önce bir hayalet görmüş gibisiniz.

You look like you've just seen a ghost.

O bir hayalet görmüş gibi hissetti.

She felt as if she had seen a ghost.

Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.

Tom says he has actually seen a ghost.

Sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.

She looked as though she had seen a ghost.

Tom sanki hayalet görmüş gibi gözüküyor.

Tom looks as if he's seen a ghost.

Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyor.

Tom looks like he's seen a ghost.

Hayalet yavaş yavaş, ciddi, sessizce yaklaştı.

The Phantom slowly, gravely, silently, approached.

Ben az önce bir hayalet gördüm.

I just saw a ghost.

Sadece bir hayalet görmüş gibi görünüyorsun.

It looks like you just saw a ghost.

Lütfen bana bir hayalet hikayesi anlat.

Please tell me a ghost story.

O, savaş sırasında hayalet bir kasabaydı.

It was a ghost town during the war.

Oğlan bir hayalet gördüğünde korkudan düştü.

The boy fell of fright when he saw a ghost.

Çocuk bir hayalet gördüğünde korktuğunu hissetti.

The child felt scared when he saw a ghost.

O bir hayalet görmüş gibi görünüyor.

She looks as if she had seen a ghost.

Tom evinde bir hayalet gördüğünü söylüyor.

Tom says he saw a ghost in his house.

Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.

- Tom looked as if he'd seen a ghost.
- Tom looked like he'd seen a ghost.

Hayalet diye bir şey yoktur, efendim.

There is no such thing, sir, as a ghost.

Hayalet ikinci kez pazar gecesi göründü.

The second appearance of the ghost was on Sunday night.

Tom bir hayalet yazar olarak çalışıyor.

Tom works as a ghost writer.

Lütfen bize bir hayalet hikayesi anlat.

Please tell us a ghost story.

Sanırım tavan aramızda bir hayalet var.

- I think that there's a ghost in our attic.
- I think there's a ghost in our attic.

O, sanki bir hayalet görmüş gibi donakaldı.

She stood transfixed as if she had seen a ghost.

Çok geçmeden önce, hayalet yoğun siste kayboldu.

Before long, the ghost disappeared into a thick fog.

Tom sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.

Tom looks as though he's seen a ghost.

Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.

We stayed awake all night telling ghost stories.

Hayalet kasabalar tamamen boş değil, değil mi?

Ghost towns are not completely unpopulated, are they?

Jody sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.

Jody looks as if she had seen a ghost.

Tom sana hiç hayalet hikayesi anlattı mı?

Has Tom ever told you any ghost stories?

Mavi hayalet gösterisinin seneye de gerçekleşmesini garanti ediyor.

ensuring the blue ghosts' show will return next year.

Onun kızı bir hayalet gördüğünden beri aynı değil.

Her daughter is not the same since she saw a ghost.

Sen gerçekten bir hayalet görmedin, o sadece sanal.

You didn't really see a ghost - it was only imaginary.

Tom bize bazı hayalet hikayeleri anlatarak bizi eğlendirdi.

Tom entertained us by telling us some ghost stories.

Sami kendisinin bir hayalet tarafından takip edildiğine inanıyordu.

Sami believed he was being stalked by a ghost.

- Bir kısım Turist New York'u hayalet şehir olarak tanımlar.
- Bir kısım gezgin New York'u hayalet şehir olarak tanımlar.

Few of the trippers called in at the ghost town of New York.

Hayalet görünce öyle korktum ki tüylerim diken diken oldu.

When I saw the ghost, I was so frightened that my hair stood on end.