Translation of "Girmekten" in English

Mağaraya girmekten korkmuyorum.

I'm not afraid to go into the cave.

Ve karantinaya girmekten kaçıyorsanız

And if you're running out of quarantine

İçeri girmekten mutlu olurum.

I'd be happy to come in.

Lütfen sayfama girmekten çekinme.

Please feel free to link to my page.

Tom mağaraya girmekten korktu.

Tom was scared to go into the cave.

Tom mağaraya girmekten korkmadı.

Tom wasn't afraid to go into the cave.

Tom mağaraya girmekten korkuyor.

- Tom is scared to go into the cave.
- Tom is afraid to go into the cave.

Kavgaya girmekten kaçınmaya çalış.

Try to avoid getting into a fight.

Tom mağaraya girmekten çok korkuyor.

Tom is too afraid to enter the cave.

Tom mağaraya girmekten çok korkmadı.

Tom wasn't too afraid to go into the cave.

Tom mağaraya girmekten çok korktu.

Tom was too afraid to go into the cave.

Mağaraya tek başıma girmekten korkuyorum.

I'm afraid to go into the cave by myself.

Tom mağaraya tek başına girmekten korkuyordu.

Tom was scared to go in the cave by himself.

Sami, Leyla ile etkileşime girmekten hoşlandı.

Sami enjoyed interacting with Layla.

Ve bu gruplarla sosyal etkileşime girmekten kaçınma vardı.

or avoiding social interaction with those others.

Riske girmekten nefret ederim ama hiç seçeneğim yok.

I hate to run the risk, but I have no choice.

- Tom olaya girmekten korkuyor.
- Tom dahil olmaktan korkuyor.

Tom is afraid to get involved.