Translation of "Günlüğünü" in English

0.007 sec.

Examples of using "Günlüğünü" in a sentence and their english translations:

Günlüğünü buldum.

I found your diary.

Günlüğünü yazıyor.

He's writing his diary.

Günlüğünü ingilizce tutuyor.

She keeps her diary in English.

O, günlüğünü yazıyor.

She's writing her diary.

Tom'un günlüğünü buldum.

I found Tom's diary.

Tom'un günlüğünü okudum.

I read Tom's diary.

O, günlüğünü yavaşça kapattı.

She closed her diary slowly.

Dün günlüğünü yazdı mı?

Did she write in her diary yesterday?

Tom Mary'nin günlüğünü buldu.

Tom has found Mary's diary.

Günlüğünü kimin çaldığını biliyorum.

I know who stole your diary.

Onun günlüğünü okur musun?

Do you read his blog?

Tom'un günlüğünü okur musun?

Do you read Tom's blog?

Tom, Mary'nin günlüğünü buldu.

- Tom found Mary's diary.
- Tom found Mary's appointment book.

Günlüğünü nerede sakladığını biliyorum.

I know where you hide your diary.

Tom Mary'nin günlüğünü okuyor.

Tom has been reading Mary's diary.

Tom Mary'nin günlüğünü okudu.

Tom read Mary's diary.

Sami Leyla'nın günlüğünü çaldı.

Sami stole Layla's diary.

O, günlüğünü İngilizce olarak tutar.

She keeps her diary in English.

Tom, Mary'nin gizli günlüğünü okudu.

Tom read Mary's secret diary.

Tom, Mary'nin gizli günlüğünü buldu.

Tom found Mary's secret diary.

Tom'un web günlüğünü okumayı severim.

I like reading Tom's blog.

Tom Mary'nin günlüğünü okuduğunu gördü.

Tom saw Mary reading his diary.

Babamın 30 yıldır sakladığı günlüğünü buldum.

I found my father's diary which he kept for 30 years.

Babamın otuz yıldır tuttuğu günlüğünü buldum.

I found my father's diary that he kept for 30 years.

Her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.

He decided to write in his diary every day.

Ayakos'un günlüğünü tekrar okumaya can atıyorum.

I'm looking forward to reading Ayako's diary again.

Tom Mary'nin günlüğünü okumasına izin verdi.

Tom let Mary read his diary.

O her gün günlüğünü yazmayı prensip edinir.

- He makes it a rule to keep a diary every day.
- He makes it a rule to write in his diary every day.

O, her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.

He made up his mind to write in his diary every day.

O her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.

He made a resolution to write in his diary every day.

Tom Mary'nin günlüğünü okumasına asla izin vermedi.

Tom never allowed Mary to read his diary.

Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ve onu okudu.

Tom found Mary's diary and read it.

Ne kadar yorgun olursa olsun, yatmadan önce günlüğünü yazar.

- However tired he is, he writes in his diary before going to bed.
- No matter how tired he is, he writes in his diary before going to bed.

Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ve son üç sayfasını okudu.

Tom found Mary's diary and read the last three pages.

Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ama sadece son üç sayfası kalmıştı.

Tom found Mary's diary, but only the last three pages remained.