Translation of "Gözlerin" in English

0.012 sec.

Examples of using "Gözlerin" in a sentence and their english translations:

Gözlerin nerede?

Where are your eyes?

Gözlerin kanlanmış.

Your eyes are bloodshot.

Gözlerin güzel.

Your eyes are beautiful.

Gözlerin yalan söylüyor.

Your eyes are lying.

Gözlerin yıldızlar gibi.

Your eyes are like stars.

Gözlerin ağlamaktan kızarmış.

Your eyes are red from crying.

Güzel gözlerin var.

You have pretty eyes.

Keskin gözlerin var.

You've got sharp eyes.

Sevimli gözlerin var.

You have cute eyes.

Gözlerin bağlandı mı?

Were you blindfolded?

Senin gözlerin güzel.

Your eyes are beautiful.

Gözlerin hüzün doluydu.

Your eyes were full of sadness.

Gözlerin kötü mü?

Are your eyes bad?

Gözlerin ne renk?

What color are your eyes?

Harika gözlerin var.

You have wonderful eyes.

Gözlerin çok güzel.

You have very pretty eyes.

Ne güzel gözlerin var!

What pretty eyes you have!

Çok güzel gözlerin var.

You have such beautiful eyes.

Senin güzel gözlerin var.

You have beautiful eyes.

Gözlerin sesimin yankısını yansıtıyor.

Your eyes reflect the echo of my voice.

Böyle güzel gözlerin var.

You have such pretty eyes.

Bütün gözlerin ilgi odağıydım.

I was the cynosure of all eyes.

Güzel mavi gözlerin var.

You have beautiful blue eyes.

Havuçlar gözlerin için iyidir.

Carrots are good for your eyes.

Senin kahverengi gözlerin yok.

You don't have brown eyes.

Senin gözlerin kusursuz görür.

You have perfect eyesight.

Senin küçük gözlerin var.

You've got small eyes.

Gözlerin kapalı yürüyebiliyor musun?

Can you walk with your eyes closed?

Bence gözlerin çok güzel.

- I think your eyes are so beautiful.
- I think your eyes are very beautiful.
- I think your eyes are gorgeous.

Bilirsiniz, güzel gözlerin var.

You know, you have beautiful eyes.

Değerlendiren gözlerin baskısı altında tıkandım.

I choked under the pressure of those evaluative eyes on me.

Güzel gözlerin var, değil mi?

You have lovely eyes, don't you?

Senin parlak gözlerin güneş gibi.

Your brilliant eyes are like the sun.

Gözlerin midenden daha büyük olmamalı.

You shouldn't have your eyes bigger than your belly.

Gözlerin benimkilerden daha iyi olabilir.

Your eyes might be better than mine.

Senin çok delici gözlerin var.

You have very piercing eyes.

Sen böyle güzel ela gözlerin var.

You have such beautiful, hazel eyes.

- Gözleriniz ne renk?
- Gözlerin ne renk?

- What color are your eyes?
- What colour are your eyes?

Eğer biraz beklersen gözlerin karanlığa alışacaktır.

If you wait a while, your eyes will adjust to the dark.

- Gözleriniz açık mı?
- Gözlerin açık mı?

Are your eyes open?

Bütün gece ağlıyor muydun? Gözlerin tamamen şişmiş.

Have you been crying all night? Your eyes are all puffy.

Güzel gözlerin için her şeyi yapacağımı bilirsin.

You know I'd do anything for your beautiful eyes.

Gözlerin kapalı olarak bir süre bankta uzan.

Lie on the bench for a while with your eyes closed.

Bana bakma çünkü gözlerin beni rahatsız ediyor.

Your eyes bother me, so don't look at me.

- Gözlerin bana yıldızları hatırlatıyor.
- Gözleriniz bana yıldızları hatırlatıyor.

Your eyes remind me of stars.

Herhangi biri sana güzel gözlerin olduğunu söyledi mi?

Has anyone told you that you have beautiful eyes?

Biri sana güzel gözlerin olduğunu hiç söyledi mi?

Has anyone ever told you that you have beautiful eyes?

Gözlerin güzel bir kadınla karşılaştığında, onu çok şaşırt.

When your eyes encounter a beautiful woman, knock her out.

- Bu gözlerin için zararlı gerçekten.
- Bu cidden gözlerine zararlı.

It's really bad for your eyes.

Şimdiye kadar sana söyleyip söylemediğimi bilmiyorum ama güzel gözlerin var.

I don't know if I've ever told you, but you have beautiful eyes.

- Havuçlar gözlerin için iyidir. Sen hiç gözlük takan tavşan gördün mü?
- Havuç gözlerin için iyidir. Sen hiç gözlük takan tavşan gördün mü?

- Carrots are good for the eyes. Have you ever seen a rabbit with glasses on?
- Carrots are good for your eyes. Have you ever seen a rabbit wearing glasses?

- Senin gözlerin midenden daha büyükler.
- Boşan da semerini ye.
- Çok açgözlüsün.

Your eyes are bigger than your stomach.