Translation of "Gökyüzünden" in English

0.004 sec.

Examples of using "Gökyüzünden" in a sentence and their english translations:

Güneş mavi gökyüzünden parlıyor.

The sun is shining from a blue sky.

- Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.
- Gökyüzünden bakıldığında ada çok güzeldi.

Seen from the sky, the island was very beautiful.

Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.

Seen from the sky, the island was very beautiful.

Gökyüzünden bütün yerler aynı mesafededirler.

All places are distant from heaven alike.

Gökyüzünden bakıldığında, köprü daha güzel görünür.

Seen from the sky, the bridge appears more beautiful.

Gökyüzünden fabrikalara ve hatta okullara benziyorlar.

From the sky, they sort of look like factories or even schools.

Balık temiz mavi gökyüzünden ortaya çıkıyordu!

Fish were falling out of the clear blue sky!

Tom gökyüzünden düşen kar tanelerine baktı.

Tom looked at the snowflakes falling from the sky.

Evler ve arabalar gökyüzünden bakınca küçücük görünüyorlardı.

The houses and cars looked tiny from the sky.

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

Seen from the sky, the river looked like a huge snake.

Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.

All of a sudden, large drops of rain began falling from the dark sky.

İnsanın ruhu gökyüzünden daha büyük ve okyanustan daha derindir.

The soul of man is larger than the sky and deeper than the ocean.

Keşke gökyüzünden bir şey düşse ve Tom'un üzerine inse.

I wish something would fall out of the sky and land on Tom.

Bir kalp krizi çoğunlukla mavi gökyüzünden gelen bir şimşek gibi gelir.

A heart attack often comes like lightning from a blue sky.

Gökyüzünden düşebilir, ağaçtan düşebilirsin, ama düşmenin en iyi yolu ... bana aşık olmaktır.

You may fall from the sky, you may fall from a tree, but the best way to fall... is in love with me.

Berg sevginin gökyüzünden geldiğini ve yeryüzüne ait olmadığını nazik bir gülümsemeyle Vera'ya açıkladı.

Berg explained to Vera, with a tender smile, that love came from the sky and did not belong to the earth.

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

The gentle breeze rustled the leaves so that the shining stars of light gleamed and winked