Translation of "Ada" in English

0.024 sec.

Examples of using "Ada" in a sentence and their english translations:

117 Ada

117 Islands

ada batmak.

island to sink.

Ada batıyor.

The island is sinking.

Küçük ada göründü.

The small island came into sight.

Umarım, ada güzeldir.

Hopefully, the island is beautiful.

Ada tamamen ıssızdı.

The island was completely deserted.

Ada batıyor mu?

Is the island sinking?

- O ada Amerikan bölgesidir.
- O ada Amerikan toprağıdır.

That island is American territory.

Küçük bir ada grubu.

between the US and Russia.

Bu ada suda batmıyor

this island does not sink in water

Karayipler'deki tüm ada ülkelerinin.

of all the island countries in the Caribbean.

Uzakta bir ada gördük.

We saw an island in the distance.

Ada Japonya'nın güneyine doğrudur.

The island is to the south of Japan.

Ada tayfun tarafından vuruldu.

The island was struck by the typhoon.

Ada yıl boyunca ılıktır.

The island is warm all year.

Ada nehirler ile doludur.

The island abounds with rivers.

Ada ulaşılması çok kolaydır.

The island is very easy to reach.

Ada gölün ortasında bulunuyor.

In the middle of the lake lies the island.

Ada kim tarafından keşfedildi?

- By whom was the island discovered?
- Who discovered the island?

Bu ada Japonya'nın güneyinde.

This island is in the south of Japan.

O bir ada değil.

That is not an island.

O ada Amerikan bölgesidir.

That island is American territory.

İtalya bir ada değildir.

Italy isn't an island.

Japonya bir ada ülkesidir.

Japan is an island country.

Ada takımları Ali'nin peşinde.

The English clubs want to sign Ali.

- Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.
- Gökyüzünden bakıldığında ada çok güzeldi.

Seen from the sky, the island was very beautiful.

- Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- Ada Japonya'nın batısına doğru uzanır.

The island lies to the west of Japan.

- Yunanistan'da bir sürü ada vardır.
- Yunanistan'da çok sayıda ada vardır.

There are many islands in Greece.

Ada çocuklar için bir cennet.

The island is a paradise for children.

Ada halkı bizden yardım istedi.

The islanders are asking us for help.

Kral ada üzerinde hüküm sürdü.

The king reigned over the island.

Ada yaklaşık bir mil genişliğindedir.

The island is nearly a mile across.

Japonya ve İngiltere ada ülkeleridir.

Japan and Britain are island countries.

Ada ılıman bir iklime sahiptir.

The island has a mild climate.

Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.

Seen from the sky, the island was very beautiful.

O, ıssız ada keşfetmek istiyor.

He wants to explore the uninhabited island.

Hiçbir insan bir ada değildir.

No man is an island.

Ada ay ışığında siyah görünüyordu.

The island showed black in the moonlight.

Ötede küçük bir ada gördük.

We saw a small island beyond.

Bu gerçekten bir ada değil.

This really isn't an island.

Ada Manhattan'ın altı katı büyüklüğünde.

The island is six times the size of Manhattan.

Ada, çocuklar için bir cennettir.

The island is a paradise for children.

Ada şimdi milisler tarafından çevriliydi.

The island was now surrounded by militia.

Tek kişilik banyolu ada, lütfen.

A single room with bath, please.

Uçaktan bakıldığında, ada çok güzel görünüyor.

Seen from the plane, the island looks very beautiful.

Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.

The island is about two miles off the coast.

Ada, sahilin bir mil açığında bulunuyor.

The island lies a mile off the coast.

Kiliseler tüm ada üzerine inşa edilmiştir.

Churches were erected all over the island.

Bu ada çocuklar için bir cennet.

This island is a paradise for children.

Dan Kanada'da bir ada almayı planladı.

Dan planned to buy an island in Canada.

Bu ifadeyi en iyi arkadaşlarına ada.

Dedicate this phrase to your best friends.

Niue çok güzel bir ada devletidir.

Niue is a very beautiful island country.

Bu ada 19.yüzyılda Fransa'ya aitti.

This island belonged to France in the 19th century.

Sami özel bir ada satın aldı.

Sami bought a private island.

Ada kış boyunca buzla ve karla kaplıdır.

The island is covered with ice and snow during the winter.

O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

That island was governed by France at one time.

Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.

The new law was enforced on the people of the island.

Uzaktan, küçük ada bir kaplumbağa gibi görünüyordu.

From a distance, the small island looked like a turtle.

Bu ada Manhattan'dan altı kat daha büyüktür.

This island is six times bigger than Manhattan.

- Polis karakolunda bu ada için sürücü belgesi alabilirsiniz.
- Polis karakolunda bu ada için bir sürücü belgesi alabilirsiniz.

You can get a drivers license for this island at the police station.

Hatta kararlaştırılmış bir ada bile sahip olmasa da

or even a commonly agreed upon name,

Hiç bu ada üzerinde uçan bir uçak görmedim.

I've never seen a plane fly over this island.

Hawaii, Pasifik ortasında yalnız bir ada gibi görünüyor.

Hawaii seems a lonely island in the middle of the Pacific.

Borneo bir ada mı yoksa bir kıta mı?

Is Borneo an island or a continent?

Uçaktan bakıldığında, ada büyük bir örümcek gibi görünüyor.

Seen from an airplane, the island looks like a big spider.

Tom bu ada hakkında pek çok şiir yazdı.

Tom has written several poems about this island.

Ada ihracatının %82'si, beşte dörtten fazlası, tarımsal ürünlerdir.

82% - more than four-fifths - of the island's exports is agricultural produce.

Neden bu öküz arabasının üstünde bir ada turu yapmıyoruz?

Why don't we take a ride round the island on this ox carriage?

Tom'un gerçekten daha iyi bir takma ada ihtiyacı var.

Tom really needs a better nickname.

Okyanusta çoğu ada haritalanmış olmasına rağmen, okyanus tabanı genellikle bilinmemektedir.

Although most islands in the ocean have been mapped, the ocean floor is generally unknown.

Japonya, dört büyük ada ve daha küçük birçok başka adadan oluşur.

Japan consists of four main islands and many other smaller islands.

Küçük bir ada üzerindeki bir göletin ortasında şirin bir ördek evidir.

In the middle of a pond on a tiny island is a charming little duck house.

Rahipleri katlettikleri, hazineleri ve kutsal emanetleri çaldıkları Kutsal Ada olarak bilinen Lindisfarne'a

They land at Lindisfarne, known as Holy Island, where they slaughter monks, steal treasure

Porto Riko’nun bu kadar kolayca fakir bir ada olmasına ne yol açtı?

What caused Puerto Rico to be so insolvent, what lead it to be a broke island?

İzlanda, Kuzey Atlantik'te Grönland, Faroe Adaları ve Norveç arasındaki bir ada ülkesidir.

Iceland is an island nation in the North Atlantic between Greenland, the Faroe Islands and Norway.

- O ada tropikal bir iklime sahiptir.
- O adanın tropikal bir iklimi vardır.

That island has a tropical climate.

Değerli izleyici, rakamlardan bahsediyoruz bu zorlukla sahip bir ada için nüfusu çok fazla

Dear viewer, we’re talking about figures that are huge for an island that barely has

Mossel Körfezi, Güney Afrika'daki bu ufacık ada 4.000 Güney Afrika kürklü fokuna ev sahipliği yapmaktadır.

This tiny Island in Mossel Bay, South Africa, is home to 4,000 Cape fur seals.

Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.

It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.

Önceden bir İspanyol kolonisi ve sonra bir Amerikan kolonisi olan , Porto Riko, Karayipler'de küçük bir ada.

First a Spanish colony and then an American one, Puerto Rico, a small island in the Caribbean,

Japonya dört büyük ada ve 3.000'in üzerinde küçük adadan oluşur ve alan olarak hemen hemen Kaliforniya'ya eşittir.

Japan consists of four major islands and over 3,000 small islands, and is about equal to California in area.

"İstediğiniz tüm toprakları alın " dedi Aborjin şefi. "Oh hayır," dedi İngiliz general, "Biz sadece bir ada alacağız" "Ve hangi adayı ?" diye sordu Aborjin şefi. "Sadece Avustralya" diye yanıtladı İngiliz general.

"Take all the land you want", said the Aborigine chief. "Oh no," said the English general, "we will take just an island." "And which island?" asked the Aborigene chief. "Just the island of Australia," replied the English general.