Translation of "Etmelerini" in English

Yardım etmelerini iste.

Ask them to help.

Gelir elde etmelerini sağlayacak.

is currently coming from its oil.

Diğerlerine acele etmelerini söyleyin.

Tell the others to hurry up.

Beni rahatsız etmelerini istemiyorum.

I don't want to be distracted.

Onlara terk etmelerini söyledim.

I told them to leave.

Onlara terk etmelerini söyle.

- Tell them to leave.
- Tell him to leave.

Onlara acele etmelerini söyle.

Tell them to hurry.

Onlara odayı terk etmelerini emrettim.

I ordered them to leave the room.

Sadece onlara acele etmelerini söyle.

Just tell them to hurry up.

Askerler madencilerin terk etmelerini emretti.

The soldiers ordered the miners to leave.

Lenin onlara isyan etmelerini emretti.

Lenin ordered them to rebel.

Çocuklarıma birbirlerine yardım etmelerini söyledim.

I told my children to help each other.

İşimizi finanse etmelerini istiyorum, yapıyorum da.

I want them to fund our work, I do.

Tom çocuklarına birbirlerine yardım etmelerini söyledi.

Tom told his children to help each other.

Ben onların birbirleriyle flört etmelerini onaylamıyorum.

I don't approve of them dating each other.

Onlara arabamı tamir etmelerini rica ettim.

I asked them to fix my car.

Fadıl, Leyla'ya birlikte hareket etmelerini önerdi.

Fadil suggested to Layla that they move together.

Adamı işaret etmelerini ve ''Bak, o kötü adam,

if you're in danger, point to the man and say,

O öldükten sonra oğullarının birbirlerine yardım etmelerini söyledi.

He told his sons to help each other after his death.

Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.

Tom doesn't like it when people park in front of his house.

Tom ve Mary, John'dan onlara yardım etmelerini istediler.

Tom and Mary asked John to help them.

- Onları burada istemiyorsanız onların gitmelerini isteyin.
- Onları burada istemiyorsanız, onların terk etmelerini isteyin.

If you don't want them here, ask them to leave.

etmelerini yasaklayan kendi kodlarına sahip olan Jomsvikingler - örneğin bir tanesi başlarının kesilmesi için diz çökmeyeceğini söyledi, ayağa kalkmakta ve önden başlarının kesilmesinde

to express fear at any point - one of them for instance said he would not kneel down