Translation of "Sağlayacak" in English

0.005 sec.

Examples of using "Sağlayacak" in a sentence and their english translations:

Biraz sürtünme sağlayacak.

Just give me a little bit of traction.

Tom müzik sağlayacak.

Tom will provide music.

Dişiliğimiz, yükselmemizi sağlayacak tutamağımızdır.

femininity is our sling.

Dişilik yükselmenizi sağlayacak halatınızdır.

Femininity is your sling, femininity is your sling.

Gelir elde etmelerini sağlayacak.

is currently coming from its oil.

Girişim için kim sermaye sağlayacak?

Who will provide capital for the venture?

Bu, sizin sıcak kalmanızı sağlayacak.

This will help keep you warm.

Bu, topun fincana geri dönmesini sağlayacak,

and it will make the ball return to the cup,

Geçimini sağlayacak büyük bir ailem var.

I have a large family to provide for.

Geçimini sağlayacak rahat bir geliri var.

She has a comfortable income to live on.

Sonunda gitarı yeniden çalmamı sağlayacak aksesuarlara sahiptim.

I finally had the accessories back to play the guitar again,

Bu, hipotermiden kaçınmamı sağlayacak önemli bir karar.

[Bear] This is an important decision, that can help me avoid hypothermia.

Bana koruma sağlayacak bir şeye ihtiyacım olacak.

I'm gonna need something to give me some protection.

Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.

The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.

Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.

They had a lot of children to provide for.

Bu projenin inşaatı 2000 kişiye iş sağlayacak.

The construction of this project will provide 2,000 jobs.

Juno Jüpiter'in kutuplarında ilk yakın bakışı sağlayacak.

Juno will provide the first close look at Jupiter's poles.

Bu bilet iki kişiye ücretsiz giriş sağlayacak.

This ticket will admit two persons free.

Yağlı tarafı aşağı gelmeyecek şekilde düşmesini sağlayacak şekilde

try and push it off in such a way that it doesn't fall butter-side down,

Sağlayacak kendimizden daha büyük bir şey yaratmak için

to inspire us to create something bigger than ourselves,

Bu ilaç sana iyi bir gece uykusu sağlayacak.

This medicine will ensure you a good night's sleep.

Binlerce haneye elektrik sağlayacak kadar güneş paneli kuruldu.

Enough solar panels have been installed to provide electricity to thousands of households.

Bu görsele sizin de aşina olduğunuzun farkına varmanızı sağlayacak

make you aware that you already had this image with you,

Petrole dayanan ekonomilerini değiştirmelerini sağlayacak. Dubai örneğini uygulamak istiyorlar.

oil, following Dubai´s example in some ways we because, as we saw in a previous video,

Kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak bir şey yok mu?

Isn't there anything that will make you feel better?

Bir pusulanın üzerinde izlenecek tam açıyı sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.

angle to follow on a compass to travel between those points.

Daha çok para kazanmayı sağlayacak şeyler yapıp yapmayacağınızı seçiyorsunuz.

You choose if you're going to do the things that will get you paid more.

Günde üç öğün yemek yersen, vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayacak.

If you eat three meals a day, your body will find the energy it needs.

- Tom çok iyi uyum sağlayacak.
- Tom çok güzel ayak uyduracak.

Tom is going to fit right in.

O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.

Young as he is, he has a large family to provide for.

Tatoeba'nı yeni versiyonu, insanları eklemeye ve onlarda redaksiyon yapmaya olanak sağlayacak!

The new version of Tatoeba will allow linking people, and even editing them!

- Hükümetin yatırımı birçok istihdam yaratacak.
- Hükûmetin yatırımı çok sayıda iş imkânı sağlayacak.

The government's investment will create many jobs.

Yanıtın çok takdir ediliyor ve bizim daha etkili biçimde hazırlanmamıza olanak sağlayacak.

Your response is greatly appreciated and will enable us to prepare more efficiently.

Ruhun huzura kavuşmasına, düşünceyi durdurmaktan daha fazla katkı sağlayacak bir şey yoktur.

Nothing can contribute more to peace of soul than the lack of any opinion whatsoever.

Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

The will of the people shall be the basis of the authority of government; this will shall be expressed in periodic and genuine elections which shall be by universal and equal suffrage and shall be held by secret vote or by equivalent free voting procedures.

- Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
- Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.

The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.