Translation of "Ertelemeye" in English

Ertelemeye son vermek zorundayım.

I have to stop procrastinating.

Gidişini ertelemeye karar verdi.

He decided to postpone his departure.

Onu ertelemeye devam ettim.

I kept putting it off.

O kalkışını ertelemeye karar verdi.

He decided to put off his departure.

Tom gidişini ertelemeye karar verdi.

Tom has decided to put off his departure.

Tom toplantıyı ertelemeye karar verdi.

Tom decided to postpone the meeting.

Tom kararı ertelemeye karar verdi.

Tom decided to postpone the decision.

Boston'a yolculuğumu ertelemeye karar verdim.

I've decided to postpone my trip to Boston.

Toplantıyı gelecek pazara ertelemeye karar verdik.

We've decided to postpone the meeting to next Sunday.

Toplantıyı önümüzdeki pazara kadar ertelemeye karar verdik.

We decided to put off the meeting until next Sunday.

Önümüzdeki pazartesiye kadar toplantıyı ertelemeye karar verdik.

We've decided to postpone the meeting till next Monday.

Erkek kardeşi yurt dışından dönünceye kadar düğünü ertelemeye karar verdiler.

They had decided to put the wedding off until her brother came home from abroad.

- O daha çok vaatlerle bana ertelemeye çalıştı.
- O daha çok vaatlerle beni alıkoymaya çalıştı.

- He made promise after promise and then sought to get out of them.
- He tried to put me off with more promises.

İş cuma günü gündüz on birde bitirilmedi, bu yüzden onu önümüzdeki pazartesiye ertelemeye karar verdiler.

The work wasn't finished at 11:00 p.m. Friday, so they decided to carry it over to the following Monday.