Translation of "Düzeyde" in English

0.004 sec.

Examples of using "Düzeyde" in a sentence and their english translations:

Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.

I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.

Güvenliği en üst düzeyde

security at the highest level

Onlar orta düzeyde öğrenciler.

They're average students.

Tom korkunç düzeyde utangaçtır.

Tom is terribly shy.

"Sonuca göre orta düzeyde olmalısın,

It says you should be in the intermediate level,

Eşitsizlik ve rekor düzeyde borçlanma.

inequality and new, record levels of indebtedness --

Ayrıca üstün düzeyde ortak çalışabiliyoruz.

And we also turn out to be the supreme cooperators.

İngiltere'de istihdam oranı rekor düzeyde.

The UK employment rate is at a record high.

O, barbilerden ölümcül düzeyde korkardı.

He was deathly afraid of Barbies.

Tom iyi düzeyde yeniden seçilebildi.

Tom could very well get re-elected.

Ben temel düzeyde Lehçe okuyabilirim.

I can read Polish at a basic level.

Sen inanılmaz düzeyde sinir bozucusun.

You're incredibly annoying.

çok üst düzeyde ve muazzam yapıda

very high level and enormous structure

O uluslararası düzeyde bir bilim adamıdır.

He's a world-class scientist.

Yüksek düzeyde tükenmişlik ve strese neden olur.

and high levels of burnout and stress.

Hatalara karşı en üst düzeyde dikkat edelim.

Let's take the utmost caution against errors.

Ölçülü düzeyde egzersiz yapmak sağlık için yararlıdır.

Taking moderate exercise is good for the health.

Bu yüksek düzeyde konsantrasyon gerektiren iş türü.

This is the kind of work that requires a high level of concentration.

Çocuklar şaşırtıcı düzeyde hızlı bir şekilde büyüyorlar.

Children grow up astonishingly quickly.

Makul düzeyde istediğin bir şeyi sana vereceğim.

I'll give you anything you want within reason.

Üstelik dünyadaki tüm ergenler aynı düzeyde risk almazlar.

Also, not all teens in the world take risks at the same level.

Edebi açıdan bakıldığında, kitap en üst düzeyde değil.

From a literary perspective, the book is not at the highest level.

Bir düzeyde bu notlar benim gibi öğretmenlere yardımcı olabiliyor

on one level, these notes they can help a teacher, like myself,

Ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.

and that choice should be exercised as much as possible at the local level.

Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

Corporate bankruptcies continued at a high level last month.

Benim ülkemde, şok edici bir düzeyde matematiksel cehalet var.

In my country there is a shocking amount of mathematical ignorance.

Mavi renk gibi, kakımlar da temel düzeyde bana hitap eden şeylerden biridir.

Like the colour blue, stoats are one of the things that appeal to me on a primal level.

- Ağrınızın şiddetinin, 10 en şiddetli olmak üzere, 0 ile 10 arasında hangi düzeyde olduğunu düşünüyorsunuz?
- 10 en şiddetli düzey olmak üzere, ağrınızın şiddetinin 0 ila 10 arasında hangi düzeyde olduğunu düşünüyorsunuz?

On a scale of 0 to 10, where 10 is the worst, can you rate your pain?

Kediler yaban hayatı için üst düzeyde tehdittir. Daha şimdiden otuz üç tane türün küresel çapta yok olmasından sorumludurlar ve her yıl milyarlarca yabani kuş ve memeliyi öldürmektedirler.

Cats are the top threat to wildlife. They already are responsible for the global extinction of thirty three species and kill billions of wild birds and mammals each year.