Translation of "Oğlan" in English

Oğlan nerede?

- Where is the boy?
- Where's the boy?

Oğlan zayıf.

The boy is thin.

Oğlan güçlüdür.

The boy is strong.

Oğlan çiziyor.

The boy draws.

Oğlan haklı.

The boy is right.

Oğlan cesur.

- The boy has guts.
- The boy is brave.

Oğlan atlıyor.

The boy is jumping.

- Oğlan piyanoyu çalıyor.
- Oğlan piyanoyu çalar.

The boy plays the piano.

Oğlan sütü içiyor.

The kid is drinking the milk.

Oğlan ormanda kayboldu.

The boy got lost in the forest.

Oğlan ekmek yemekte.

The boy is eating bread.

Oğlan banyoda yıkanıyor.

The boy is washing in the bathroom.

Oğlan kızı öptü.

The boy kissed the girl.

Bir oğlan var.

- There's a boy.
- There is a boy.

Tom sağdaki oğlan.

Tom is the boy on the right.

Bir oğlan görüyorum.

- I see the boy.
- I see a boy.

Oğlan okula gitti.

The boy went to school.

İki oğlan, kuzendirler.

The two boys are cousins.

Bu bir oğlan.

This is a boy.

Oğlan ellerini kirletti.

The boy got his hands dirty.

Oğlan sessiz kaldı.

The boy stayed quiet.

Oğlan babasına benziyor.

The boy resembles his father.

Oğlan, kitabını okuyor.

The boy is reading his book.

Hangi oğlan Tom?

Which boy is Tom?

Oğlan, dedesiyle konuşuyor.

The boy is speaking to his grandfather.

Oğlan ağlamaya başladı.

- The boy began to cry.
- The boy started crying.

Oğlan ekmek yiyor.

The boy eats bread.

Oğlan çeşmeye düştü.

The boy fell in the fountain.

Oradaki oğlan Tom'dur.

The boy over there is Tom.

Oğlan eve geldi.

The boy came home.

- O oğlan şeker yemiyor.
- O oğlan şeker yemez.

That boy doesn't eat candies.

- Oğlan ellerini ceplerine koydu.
- Oğlan ellerini ceplerine soktu.

The boy put his hands in his pockets.

Oğlan ancak üç yaşındaydı.

He was only three years old.

Oğlan babasının yanına yürüdü.

The boy trotted to his father's side.

Oğlan kayıp anahtarı arıyordu.

The boy was searching for the lost key.

Oğlan, bitkinin büyümesini gözlemledi.

The boy observed the growth of the plant.

Oğlan karanlıkta yatmaktan korkar.

The boy is afraid to go to bed in the dark.

- Çocuk nerede?
- Oğlan nerede?

- Where is the boy?
- Where's the boy?

O çağdaş bir oğlan.

He's a modern boy.

Oğlan çoktan yatmaya gitti.

The boy has already gone to bed.

O modern bir oğlan.

He is a modern boy.

O oğlan gerçekten utangaç.

That boy is really shy.

Oğlan ellerini ceplerine koydu.

The boy put his hands in his pockets.

Oğlan kediyi kuyruğundan yakaladı.

The boy grabbed the cat by the tail.

Şarkı söyleyen oğlan mükemmel.

The boy who is singing is excellent.

Oğlan radio dinleyerek uzanmıştı.

The boy lay listening to the radio.

Oğlan tarlada sandaletini kaybetti.

The boy lost his sandal in the field.

Kıza benzeyen oğlan bu.

This is the boy who looks like a girl.

Oğlan uzun boylu değil.

The boy is not tall.

Oğlan, gerçeği bilmek istiyor.

The boy wants to know the truth.

İki oğlan kavga ediyor.

The two boys are quarreling.

Tom sınıfımızdaki tek oğlan.

Tom is the only boy in our class.

Bir oğlan gibi giyindi.

She dressed like a boy.

Oğlan tıpkı babası gibi.

The boy is just like his father.

Tom akıllı bir oğlan.

Tom is a clever boy.

Tom haylaz bir oğlan.

Tom is a mischievous boy.

Oğlan kentte yürümeyi sever.

The boy likes to walk in the city.

Yatakta bir oğlan uyuyor.

A boy is asleep in bed.

Tom hoş bir oğlan.

- Tom is a nice boy.
- Tom's a nice boy.

Oğlan sarı çiçekleri topluyor.

The boy is picking yellow flowers.

Şu iki oğlan kim?

Who are these two boys?

Bir oğlan bir çocuktur.

A boy is a kid.

Oğlan arkadaşlarıyla birlikte yüzüyor.

The boy swims with his friends.

Şımarık oğlan geri döndü.

- The wayward son has returned.
- The prodigal son is back.

Oğlan sekiz saat uyudu.

The boy slept eight hours.

Oğlan tuvalete gitmek istiyor.

The boy wants to go to the toilet.

Sınıfımızdaki oğlan sayısı otuzdur.

The number of boys in our class is thirty.

Küçük oğlan hayvanat bahçesinde.

The little boy is at the zoo.

Aslında oğlan bunu yapacaktı.

The boy actually was going to do it.

Oğlan bir taş atıyor.

The boy throws a stone.

- Oğlan atlıyor.
- Çocuk zıplıyor.

The boy is jumping.

O oğlan tamamen deli.

That boy is completely crazy.

Mavi gözlü oğlan Tom'dur.

The boy with blue eyes is Tom.

Saksofonu çalan oğlan Tom'dur.

The boy playing the saxophone is Tom.

Mary bir oğlan bekliyor.

Mary is expecting a boy.

Odadaki tek oğlan Tom'du.

Tom was the only boy in the room.

- Çocuk kaçırıldı.
- Oğlan kaçırıldı.

The boy was kidnapped.

Bu oğlan benim ağabeyim.

This boy is my brother.

O oğlan çok kötü.

That boy is so bad.

- O, erkek bir çocuk doğurdu.
- O bir oğlan doğurdu.
- Oğlan doğurdu.

She gave birth to a baby boy.

Oğlan görünüşte hafifçe babasına benziyordu.

The boy faintly resembled his father in appearance.

Oğlan çekingen ve pek konuşmuyor.

The boy is bashful and doesn't talk much.

Bir oğlan koyun sürüsünü güdüyordu.

A boy was driving a flock of sheep.

Oğlan okulumuz için bir itibar.

The boy is a credit to our school.

O oğlan hiç korku göstermedi.

That boy displayed no fear.

Oğlan ve adam, su içiyorlar.

The boy and the man are drinking water.

O, sınıftaki en sevilen oğlan.

He's the most popular boy in the class.

O, kasabadaki en şirin oğlan.

He's the cutest boy in town.