Translation of "Canlısı" in English

0.012 sec.

Examples of using "Canlısı" in a sentence and their english translations:

Komşular arkadaş canlısı.

The neighbors are friendly.

O, arkadaş canlısı.

He's friendly.

Kediler arkadaş canlısı hayvanlardır.

Cats are social animals.

Tom arkadaş canlısı görünüyor.

Tom seems friendly.

Tom arkadaş canlısı değil.

Tom isn't friendly.

Arkadaş canlısı birisine benziyorsun.

You look like a friendly person.

Tom insan canlısı biri.

Tom is a people person.

Tom arkadaş canlısı mı?

Is Tom friendly?

Tom çok arkadaş canlısı değil.

Tom isn't very friendly.

Sadece arkadaş canlısı olmaya çalışıyordum.

I was just trying to be friendly.

Tüm komşularım çok arkadaş canlısı.

All my neighbors are very friendly.

Tom çok arkadaş canlısı görünüyor.

Tom seems very friendly.

Sadece arkadaş canlısı olmaya çalışıyordu.

She was just trying to be friendly.

Boston'daki insanlar çok arkadaş canlısı.

The people in Boston are very friendly.

Sınıfımdaki bütün öğrenciler arkadaş canlısı.

All the students in my class are friendly.

Buradaki insanlar gerçekten arkadaş canlısı.

The people here are really friendly.

Tom'un arkadaş canlısı olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is friendly.
- I know Tom is friendly.

Tom arkadaş canlısı birine benziyor.

Tom looks like a friendly person.

Köpek birden arkadaş canlısı oldu.

The dog suddenly became friendly.

Örneğin herkese arkadaş canlısı olana "ahbap",

such as the "Buddy" rank for people who are friendly towards others,

Aksi olmamalısın ve arkadaş canlısı olmalısın.

You should be friendly rather than stubborn.

Onun arkadaş canlısı bir doğası var.

He has a friendly nature.

Baban çok arkadaş canlısı gibi görünüyor.

Your father seems very friendly.

Tom Mary kadar arkadaş canlısı görünmüyordu.

Tom didn't look as friendly as Mary.

Türkler çok arkadaş canlısı bir ulustur.

Turks are a very friendly nation.

Bu keçiler son derece arkadaş canlısı.

These goats are extremely friendly.

Buradaki çoğu insan oldukça arkadaş canlısı.

Most people here are pretty friendly.

Tom, Mary kadar arkadaş canlısı değildir.

Tom isn't as friendly as Mary is.

Tom hep olduğu gibi dost canlısı.

Tom is the same friendly person he's always been.

Tom Mary'nin arkadaş canlısı olduğunu söyledi.

Tom said that Mary was friendly.

Sami çok arkadaş canlısı bir adamdı.

Sami was a very friendly guy.

O, arkadaş canlısı kahverengi gözlerle bana gülümsedi.

She smiled at me with friendly brown eyes.

Ken dost canlısı bir kişi olarak görünüyor.

Ken appears to be a friendly person.

Mary arkadaş canlısı gözükmez ancak iyi kalplidir.

Mary looks unfriendly, but she is really very kind at heart.

Bence onlar sadece arkadaş canlısı olmaya çalışıyordu.

I think that they were just trying to be friendly.

Tom bugün çok arkadaş canlısı gibi görünüyor.

Tom seems very friendly today.

Burada seni bekleyen insanlar çok arkadaş canlısı.

People who wait on you here are very friendly.

Ken arkadaş canlısı bir kişi gibi görünüyor.

- Ken appears a friendly person.
- Ken appears to be a friendly person.

Tom hâlâ tamamen eskisi kadar arkadaş canlısı.

Tom is still just as friendly as he used to be.

Tom arkadaş canlısı bir adam gibi görünüyor..

Tom appears to be a friendly guy.

Tom herkese karşı arkadaş canlısı, değil mi?

Tom is friendly to everyone, isn't he?

Tom arkadaş canlısı bir adam, değil mi?

Tom is a friendly guy, isn't he?

Tom arkadaş canlısı bir çocuk, değil mi?

Tom is a friendly kid, isn't he?

Tom her zaman arkadaş canlısı, değil mi?

Tom is always friendly, isn't he?

Tom asla Mary'ye karşı çok arkadaş canlısı değildi.

Tom was never very friendly to Mary.

Tom'un bu kadar çok arkadaş canlısı olacağını düşünmemiştim.

I didn't think Tom would be so friendly.

Tom çok arkadaş canlısı biri değil, değil mi?

Tom isn't a very friendly guy, is he?

Tom arkadaş canlısı bir adam değil, değil mi?

Tom isn't a friendly guy, is he?

Tom bana karşı hiç de çok arkadaş canlısı değildi.

Tom never was very friendly to me.

Tom ve Mary çok arkadaş canlısı ve açık yüreklidirler.

Tom and Mary are very friendly and outgoing.

Oteldeki resepsiyonist asık suratlıydı ve hiç de arkadaş canlısı değildi.

The receptionist at the hotel was surly and not at all friendly.

Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.

Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.

Amerika, küçük bir odadaki arkadaş canlısı büyük köpek gibidir. Ne zaman kuyruğunu sallasa bir sandalye devirir.

- America is a large, friendly dog in a very small room. Every time it wags its tail, it knocks over a chair.
- The United States is a large, friendly dog in a very small room. Every time it wags its tail, it knocks over a chair.

- Sami, Leyla'ya çok samimi bir e-posta gönderdi.
- Sami, Leyla'ya çok arkadaş canlısı bir e-posta gönderdi.

Sami sent a very friendly e-mail to Layla.

- Tom şimdiye kadar tanıştığım en cana yakın adamlardan biridir.
- Tom şimdiye kadar tanıdığım en arkadaş canlısı erkeklerden biridir.

Tom is one of the friendliest guys I've ever met.