Translation of "Bekleyemem" in English

0.011 sec.

Examples of using "Bekleyemem" in a sentence and their english translations:

Bekleyemem.

- I can't wait.
- I'm impatient.

- Artık bekleyemem.
- Daha fazla bekleyemem.

We can't wait any longer.

- Artık bekleyemem.
- Ben daha fazla bekleyemem.
- Daha fazla bekleyemem.

- I can't wait any more.
- I can't wait any longer.
- I can wait no longer.
- I can't wait anymore.
- We can't wait any longer.

Onu bekleyemem!

I can't wait for it!

Artık bekleyemem.

I can't wait any longer.

- Sabırsızlanıyorum.
- Bekleyemem.

I can't wait.

Sadece bekleyemem.

I just can't wait.

Tom'u bekleyemem.

I can't wait for Tom.

Onları bekleyemem.

I can't wait for them.

Onu bekleyemem.

I can't wait for him.

Üzgünüm bekleyemem.

Sorry, I can't wait.

Artık onu bekleyemem.

- I can wait for him no longer.
- I can't wait for him any longer.

Okulun başlamasını bekleyemem.

I can't wait for school to start.

Bütün gün bekleyemem.

I haven't got all day.

Sonsuza kadar bekleyemem.

I can't wait forever.

Gitmek için bekleyemem.

I can't wait to leave.

Yarına kadar bekleyemem.

I can't wait until tomorrow.

Neredeyse hiç bekleyemem.

I can hardly wait.

Yarının gelmesini bekleyemem.

I can't wait for tomorrow to come.

Ben yarını bekleyemem.

I can't wait for tomorrow.

Onun olmasını bekleyemem.

I can't wait for that to happen.

Ben seni bekleyemem.

I can't wait for you.

Pazartesiye kadar bekleyemem.

I can't wait until Monday.

Baba olmayı bekleyemem.

I can't wait to be a father.

- Öteki haftaya kadar bekleyemem.
- Gelecek haftaya kadar bekleyemem.

I can't wait till next week.

- Yarına kadar bekleyemem.
- Yarına kadar neredeyse seni hiç bekleyemem.

I can hardly wait until tomorrow.

Ben daha fazla bekleyemem.

I can't wait any more.

Otobüs bekleyemem. Geç oldu.

I cannot wait for the bus. It's late.

Bir hafta daha bekleyemem.

I can't wait another week.

O kadar uzun bekleyemem.

I can't wait that long.

Çok uzun süre bekleyemem.

I can't wait too much longer.

Yaz tatilinin başlamasını bekleyemem.

I can't wait for summer vacation to start.

Hafta sonuna kadar bekleyemem!

I can't wait until the weekend!

Tom'u görmek için bekleyemem.

I can't wait to see Tom.

Ben burada böyle bekleyemem.

I can't wait here like this.

Önümüzdeki haftaya kadar bekleyemem.

I can't wait until next week.

Hadi! Daha fazla bekleyemem.

Come on! I can't wait any more.

Bütün gün bekleyemem, biliyorsun.

I haven't got all day, you know.

Önümüzdeki pazartesiye kadar bekleyemem.

I can't wait till next Monday.

Pazartesi sabahına kadar bekleyemem.

I can't wait until Monday morning.

Hafta sonu başlayana kadar bekleyemem.

I can't wait for the weekend to begin.

Burada oturup daha fazla bekleyemem.

I can't sit around waiting any longer.

Ben on dakika boyunca bekleyemem.

I can't wait ten minutes.

- Yaza kadar bekleyemem.
- Yaza kadar bekleyemiyorum.

I can't wait till summer.

Tam iki saat bekledim. Daha fazla bekleyemem.

I've waited two whole hours. I can't wait any longer.

Zaten iki saattir bekliyorum. Daha fazla bekleyemem.

I've already waited two hours. I can't wait any longer.

- Onunla tanışmak için bekleyemem.
- Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to meet her.

Tom'un eve gelmesini bekleyemem bu yüzden bunu ona gösterebilirim.

I can't wait for Tom to come home so I can show him this.

- Seni bir daha görmeyi bekleyemem.
- Seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to see you again.